Orta ikinci sınıfta fizik dersinde, Mümtaz Toksöz adlı hocam bir bardakta sıcak su, bir bardakta da soğuk su ile sınıfa geldi ve bana “parmağını bir şu sıcak suya, bir de şu soğuk suya sok bakalım” dedi. Aceleyle soktum, “Ne hissettin? dedi.

Ben kekeleyince hocam “eşek herif” diyerek bir tokat attı, yere düştüm ardından da bir tekme savurdu. Ortaokulda nasibimiz dayakla açıldı, bakalım sonu neye varacak?

Ortaokul üçüncü sınıftayız Bir sırada üç kişi oturuyoruz. Yanımda rahmetli Turan Dinçer (Diş Hekimi) ve Ali Kurşun (Şimdi emekli hakim Albay) oturuyor.

O gün ilk defa müzik dersi yapacağız. Dersimize ilkokul öğretmeni Abdi Oral gelecek.

Abdi hocam sınıfa elinde kemanıyla geldi. Sonra bizim sıranın yanına gelerek bana,  kemanıyla bir telden çok kısa bir kıyt sesi çıkardı. “Kabakçı bu ne”? dedi, bilemedim tabi. Abdi hocam başladı bana vurmaya. Sonra bana “eğil bakayım” dedi. Aynı melodiyi (melodi de değil, sadece keman yayına bir dokunuş) Turan’a sordu, ”Kabakçı bu ne?” dedi. Turan da bilemedi, onu da dövdü. Sonra ikimize de eğilin dedi, aynı melodiyi Ali’ye sordu o da bilemedi, onu da dövdü. Meğer kemanda re sesi çıkarıyormuş, biz anlamadık tabii!

Nedense Abdi hoca o gün üçümüzü de yanağımıza ve ensemize şaplak atarak dövmüştü. 

Ortaokul bitirme sınavında müzik dersimize yine Abdi hoca gelmişti. Sınavda herkes bir şarkı veya türkü söyleyerek sınıftan çıkıyor ve müzikten geçiyordu. Herkes okul numarası sırasıyla sınava alınıyor, diğer öğrenci sınıf kapısında bekliyordu.

Benden önce rahmetli Hakkı Acar kardeşimiz sınıfa girdi. Abdi hoca Hakkı Acar’a “Sen de bir şarkı söyle bakayım kabakçı” dedi. Hakkı o meşhur cırlak sesiyle “Zulmetle ayrılık bestesi yapan, geceler, geceler ” şarkısını söylemeye başlayınca “Abdi hocam, sus ulan kabakçı, sus “ diyerek Hakkı’yı sınıftan dışarı çıkardı ve arkasından kovalamaya başladı. Beş, on dakikalık koşuşturmadan sonra Hakkı’yı yakalayamadı ve sonra beni içeri aldı.

Bana “Kabakçı ne o, betin benzin atmış” dedi. Ben de “hocam Hakkı’yı kovaladınız, ben de korktum” dedim. “Hadi sen de bir şarkı söyle de seni de mezun edelim” dedi.

Ben de çok sevdiğim güzel bir şarkıyı okuyarak mezun olmuştum. 

Ortaokulda hiçbir zaman Fransızca hocamız olmadı. Mezuniyet sınavında Çorum lisesinden bir Fransızca hocası gelecek dediler.

Bir gün ak saçlı yaşlı bir amca bizim fırından ekmek alırken müşterilerden biri babama “Mustafa usta bu bey Çorum lisesinin Fransızca öğretmeni imiş, bizim çocukları bu bey imtihan edecekmiş” dedi.

Babam öğretmen amcaya “hoş geldiniz efendi, siz Fransızca hocası mısınız?” dedi. Bey, “Evet, ne olacak?” dedi. Babam, “ beni göstererek “Efendi bu çocuklar koskoca üç sene hiç Fransızca hocası görmediler, lütfen bu çocuklara iltimas edin de mezun olsunlar” dedi. Fransızca hocası gülerek, “Merak etme usta, icabına bakarız” dedi.

Çok şükür herkes Fransızcadan geçmişti.

Çorum lisesinde de fransızca dersimize gelen Hasan Fehmi bey bana hep “Osmancık’lı ne haber” diye hitap eder ve beni çok severdi. Lisede Osmancık’tan Yücel Boyacı (Öğretmen) Kamil Gökgöz (Emekli Albay) , Mustafa Göbel (Öğretmen, rahmetli) , Orhan Öztürk (Avukat, rahmetli) , Hasan Tokgöz (Ziraat Mühendisi rahmetli), Mahmut Çörekçi (Öğretmen rahmetli) vardı.

Lise sonda kurtarma sözlüsünde tahtada Mahmut Çörekçi ile ikimiz kalmıştık. Mahmut sözlüde “Halbusiki, halbusiki diye bocalarken Mustafa Göbel imdada yetişerek hocaya “hocam vallahi Mahmut’u dün kuduz köpek ısırdı, aşı da olmuyor” deyince hocam Mahmut’u telaşla Mustafa ile hastaneye yolladı. Ben garip tabii yine ikmale kaldım.

İkmal sınavında Hasan Fehmi bey, bana “oku bakalım 13.cü dersi” dedi, ben ezberlediğim 3.cü dersi okumaya başladım, Hocam, “Oğlum ben sana 13. cü ders dedim, orayı oku” dedi. Ben yine 3.dersi okumaya başladım. Hocam kızarak “Osmancık’lı benimle dalga mı geçiyorsun, ben sana 13.cü ders diyorum, sen 3.dersi okuyorsun” dedi.

O sırada ayırtman hocam, “Hasan Fehmi hocam, bırak Osmancık’lı 3.dersi okusun, bu terbiyeli çocuğu mezun edelim” dedi.

Ben Türkçesi “Zeki bir kuş” olan ezberlediğim parçayı okuyarak mezun olmuştum.

Bu vesileyle öğretmenlerim Mümtaz Toksöz’ü, Abdi Oral hocamı, Fransızca hocam Hasan Fehmi beyi ve adını hatırlayamadığım Fransızca ayırtman hocamı, sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum. Ruhları şâd, mekânları cennet olsun.

*

İktidar maalesef eğitimi tam anlamıyla dinselleştirmeye başladı. Çedes projesiyle imamlarla, vaizlerin okullarda ders vermeye başlaması hayra alamet değil.

Anlaşılan, iktidar zeki, çağdaş ve sosyal demokrat insanlar yetiştireceğine molla yetiştirmeyi hedefliyor. Mollaların koskoca Pers İmparatorluğunun devamı olan çağdaş İran’ı ne hale getirdiklerini gördük. 

*

Nice çocuklarımız hurafelerle büyüyor,

Cehaletin sarmalında hayatları sönüyor,

Eğitim kendi cahilini yetiştirdikçe,

Yazık ki çağdaş ülkem Ortaçağa dönüyor…