Kendini toplumun diğer üyelerinden üstün görmeyle ortaya çıkan bir kişilik bozukluğudur narsizm.

Narsist kişiler kendilerinin çok daha bilgili, diğer bireylere göre üstün olduklarını düşünür ve bir süre sonra da düşündüğüne kendilerini inandırır ve herkese yüksekten bakan bir tavır geliştirirler. Bu bakış açısı yıllar içinde kişiliklerinin bir paçası olmaya başlar. Bu yapılarının farkında olmadan gelişen narsistlik, süreç içerisinde farkında oldukları bir olgu olarak yerleşir.

Narsist bir kişilik her hangi bir konuda bir işi başarmışsa, örneğin bir kurum oluşturmuşsa ve bu kurumun yöneticisi konumundaysa o kurumu başka bir kişinin yönetmesinin, her sorunuyla ilgilenip başa çıkmasının mümkün olmadığı varsayımına kendini inandırır. Kurumla ilgili hemen hemen her konuya yalnızca kendisinin eğilebileceği, başka birinin bu sorunu ortadan kaldıracak donanıma ve deneyime sahip olmadığı gibi bir yaklaşım geliştirir. Kendisinin yerinin doldurulamaz olduğuna inanır. Bir işi başarmış olmanın verdiği özgüven öyle yükselir ki başka hiç kimseyi beğenmeme, yalnızca kendi sözünü dinletme ağır basar. O nedenle de ortalıkta çok şey yapıyor görünmek için dolanır, ara ara yok olur, tekrar ortaya çıkar, karabatak gibi batar çıkar. Her çıkışında etrafına emir yağdırır. Etrafındaki bireylerin kendi kurumunda görevli veya gönüllü olması pek bir şey değiştirmez, yağdırılan emirlerden nasibini alır. Etrafındakilerin çoğu bu durumun farkındadır ve bir süre sonra değişeceğini beklerler, ancak bu beklenti boş hayalden öte bir şey değildir. Narsist kişilik kolay sağaltılır bir bozukluk değildir, kısa sürede geçmez. Uzun aşamalar gerektiren bir sağaltım süreci ister. Değişeceğini düşünmeyenler ise bu yapıya karşı seslerini yükseltme belirtileri gösterir ve süreç içerisinde çatışma doğar. Bu çatışmayı kavga gibi algılamamak gerekir, bir konudaki fikir ayrılığı, farklı görüş ileri sürme olarak kavramak doğru olacaktır.

Narsist bir kişinin en çok çekindiği konu başarısız olması ve bu başarısızlığın yüzüne vurulmasıdır. O durumlar doğduğunda saldırganlaşabilir, çeşitli bahaneler uydurarak hedef aldığı birey aleyhine ipe sapa gelmez yakıştırmalarda bulunur. İleri aşamalarda şiddete yönelmesi de beklenebilir.

Narsist kişilik başkaları için empati geliştiremez, öyle bir kendini üstün görme sarhoşluğu yaşar ki neredeyse “karşı dağları ben yarattım.” demeye getirir. İşte bu nokta narsist kişilik ile bu tavırdan hoşlanmayan kişiliklerin birbirinden kopma noktasıdır. Bu noktayı ılımla aşmak özveri ister, ancak narsist kişilik empati kurmaktan yoksun olduğu için bu gerçekleşmez ve kopuş olağanlaşır.

Ekonomik, politik ve düşünsel bazda toplumun can çekiştiği bu günlerde siz siz olun bir narsistle cebelleşmeyin. Huzursuzluk doğuyor ve yeni bir stres nedeni ortaya çıkıyor. Son iki günde gerçekleşen edebiyat günleri etkinliklerinde  canlı örneğine yaklaşık iki yüz kişi tanık olduk. Bu duruma tepki verenler oldu, benim gibi; vermeden sezgileriyle yetinenler oldu, ileri derecede öfkelenenler oldu.

Bir narsistle cebelleşmek uzun erimli çaba gerektiriyor veya kopuş getiriyor.

12 Haziran 2023, Çayyolu, Ankara