Kurban Bayramı her sene kutladığımız, iki dini bayramdan birisidir. Kurban, insanları Allah’a yaklaştırmak, müminleri ve insanlığı kaynaştırmak için yani insanlık, yani bizim, yani müminler için konulmuş bir bayramdır. Her milletin dini ve milli bayramları olduğu gibi biz müslümanların da kutsal ve toplumsal günlerinden birisi de Kurban Bayramı günleridir. (Arife, bayramın 1., 2., 3. ve 4. günleridir) Dünyevi ve uhrevi birçok yararların sağlanması, kazanımların elde edilmesi ve bu güzelliklerin sene boyu sürdürülmesi bu bayramlarla amaçlanmış hedeflerdir.

Şimdi bayram geçtiğine göre her insan, özellikle her müslüman şunu diyebilir mi? Elhamdülillah Allah’a hamdolsun. Ben kendime, aileme, müminlere, insanlara, topluma, devletime, milletime yararlı olan ve bayramın gerekli olan özelliklerini yaptım, güzelliklerini tattım, herkese ayrımsız bayramın faydalarını herkese tattırdım. Mesela, bölüştüm mü, paylaştım mı, barıştım mı, İslam’ın emrettiği birlik ve beraberliğimizi güçlendirecek, toplumsal iletişimleri kullanacak adımları attım mı? Ziyaretlerimi bilfiil veya iletişim vasıtaları ile bile olsa yaptım mı, yoksa bana ne deyip tatil yerinde yattım mı bunların hesabını yapmalıyız ki, ileride yapacaklarınıza ışık olsun.

“Bayram gelmiş neyime kan damlar yüreğime” diyenlerin derdine derman olmamışsak, bir garibana bir pay kurban eti vermemişsek, bir yavrunun başını okşayıp ona bayram harçlığı vererek onu sevindirmemiş, güzel kültürümüzü onlara öğreterek aşılamamışsak, bayram ha gelmiş, ha gelmemiş ne farkı olur ki?

Her işin sonunda bir muhasebe, işin hesabın görülmesi ve durum değerlendirmesi esastır.

İnsan çeşitli konularda, iş hayatında, sosyal yaşantısında, ekonomide, siyasette, kiyasette, ferasette mutlaka hesaplı ve kitaplı hareket etmek zorundadır. Örneğin kirada duran bir kardeşimiz kirayı rahatlıkla ödeyebildiği halde ortalığın ekonomik sıkıntılarını göz ardı ederek yüzde 20-25 faizle (hiçbir zorunluluk yokken) yatırım amaçlı ticari gayeli kredi alsa; bu, kişinin batacağının belgesidir. Bu iş burada doğru olduğu gibi bütün çeşitleri ile her konuda geçerlidir. Çünkü faizler çok yüksek. İnsan düşünen bir varlıktır. Her daim kendini kontrol etmeli ve kimseler ona hesap sormadan o kendi hesabını önceden kendi görmelidir.

Bunları ifade etmemin sebebi, müslüman Türk toplumu her konuda olduğu gibi maalesef bayramlar konusunda da aşırı bir yozlaşma, aslından uzaklaşma, örf ve adetlerinden hızla uzaklaşmaktadır. Özellikle gençler, caddelerde gördükleri ve yakınlarının bayramlarını kutlamayı bile bilmemekte veya unutmuş görünmektedir. Selamı terk etmişler, verilen selamı almayı bile becerememektedirler. Bunlar basit işler gibi görünse de ileride olacak toplumsal yıkımın habercileridir. Suç kimin: bu çocukların, bu gençlerin mi? Hayır.

Evvela ebeveynlerinin, ana-baba-kardeş-amca-dayı-teyze-hala gibi yakınlarımızın, hocalarımızın, öğretmenlerimizin ve devletimizindir. Bunların ekonomik, sosyal, dinsel, ahlaken gerekli tedbirleri aldığımız müddetçe hiç kimseyi hor görmemiz, kınamamız, ayıplamamıza hakkımız yoktur. Suçlu bizleriz.

Üzülerek ifade edebilirim ki, altmış seneden fazla toplumla iç içe olan ve toplumsal yüceliği hayatına amaç edinen birisi olarak gördüğümüz manzara hiç iç açıcı değildir. Aileler, devlet, hükümet neslimize sahip çıkmalı, arızalar giderilmeli, gençler milli ve ulusal şuurla bilinçlendirilmeli, özellikle de dini ve ahlaki kazanımlarımızın korunmasında gelişen teknolojik çağın gereklerine ve gereçlerine uygun olarak neslimizi yetiştirmenin gayreti içinde olmalıyız.

Sel önünden kütük koparcasına geleceğimizin güvencesi olan geçleri, yavrularımızı kurtarmalıyız. Gençliği olmayan bir milletin asla geleceği olmaz. En büyük sermaye insandır. En değerli yatırım insana yapılan yatırımdır. Örf ve adetlerimiz kültürümüze yapılan yatırımlar da bunun bir parçasıdır.

Kurban bayramı nedeni ile bayram günlerindeki izlenimlerimin ışığında her konuda olduğu gibi bayramların özüne ters düşen hal ve hareketlerin toplumsal olarak zararlarına kısaca değinmiş olduk. Maksadımız ferdi, aileleri ve toplumu bilgilendirmek, uyarmak ve öğütlemektir. Hidayet ve inayet Allah’tandır.