Köroğlu’nun yiğitliği seslenir
Karacaoğlan aşkı ile beslenir
Sanma Pir Sultan’a bakıp uslanır
Tarihlere yazılıp da gelirim
***
Bir kaynağım gözelerden çıkarım
Kızılırmak gibi çağlar akarım
Dünü bilir yarınlara bakarım
Yüzyıllardan süzülüp de gelirim
***
Güneş insanlığa doğdu doğalı
Neden hep dünyamız beyli ağalı
Zulmün eli mazlumları boğalı
Kötülüğe üzülüp de gelirim
***
Aydınlı’yım her tiranın sonu var
Daha yazacağım hayli konu var
Damarımda Spartaküs kanı var
Prangadan çözülür de gelirim
*
HAK VE İNSAN
Hırsızın eli cebimde
Ne bulduysa veremem ki
Hortumcunun vurguncunun
Yaptığın hoş göremem ki
Yansın ateş tütsün ocak
İnsan insana en sıcak
İnsan haklarına kucak
Açmadan da duramam ki
Bir gün bu devran dönecek
Yalanın mumu sönecek
Haklı haksızı yenecek
Hakka duvar öremem ki
Kimi yoksul kimi işsiz
Kimisi ekmeksiz aşsız
Kimi yetim, kimi öksüz
Bu kalpleri kıramam ki
Subaşını yılan tutmuş
Deveyi hamutla yutmuş
Malı alan çekip gitmiş
Buna da yağ süremem ki
İnsan sevgisine eren
Gönülden gönüle giren
Uygarlığa halı seren
Kişiyi de yeremem ki
Bakın şu beye paşaya
Kurulmuşlar başköşeye
Diyecek yok bak neşeye
Bunu hayra yoramam ki
Gerçek Aydınlı’nın sözü
Halkı için yanar özü
Bir gülse halkımın yüzü
Başka bir şey aramam ki
*
DAĞ DEME BANA
Ben sarı sıcakta çapa vururken
Ne de güzel imiş bağ deme bana
Çıkınımda yavan ekmek dururken
Nerde külek külek* yağ deme bana
***
Varsılın kıblesi kendi cebidir
Memleket onların malı gibidir
Yoksulun meskeni yerin dibidir
Tam da yaşanacak çağ deme bana
***
Benim emeğimle sefaya dalıp
Beni binbir derdin ardına salıp
İnsanca yaşamın hakkını çalıp
Yaşayan ölüyüm sağ deme bana
***
Hak hak dedim haksız gibi yerildim
Yokluk denen bir çarmıha gerildim
Bir ulu çınarken yere serildim
Başı pare pare dağ deme bana
***
Aydınlı’yım şuna yanıt ararım
Ben kendimi kimin için yorarım
Böyle yaşam reva mıdır sorarım?
Kaderin ördüğü ağ deme bana
*yağ, bal, pekmez gibi şeyler koymaya yarayan, genellikle kapaklı tahta kova.