Rahmetli 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eski bakanlarından, daha sonra sayın Erdoğan’ın (A) takımından TBMM ve Adalet Bakanlığı koltuğunda oturan Cemil Çiçek “Demokratik Tövbe” çağrısı ile bulanık sulardaki müsilajı iyice derinleştirdi.

Bu sözler ve daha önce sarf ettiği buna benzer görüşlerle güya “muhalefet yaparmış” gibi ortalığa dökülmek bence hiç işe yaramıyor.

Sayın Erdoğan’a adeta muhalefet yapar (mış) gibi bir role soyunmak da Çiçek’e yakışmıyor.

“Ne yakışıyor?” derseniz bundan 20 yıl öncesine gitmem gerekir.

18 Kasım 2002’de AK Parti’nin ilk Adalet Bakanı olan ve koltuğunu 8 Mayıs 2007’ye kadar koruyan Cemil Çiçek ile bir görüşme yapmıştım.

Aktif gazeteciliği bırakmış, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesinde Dergi Gazeteciği ve Haber Ajanscılığı dallarında özel dersler veriyordum.

Yeni görevini kutlama ve bir akademisyen kızımızın araştırma konusundaki sorularına yanıt bulmak amacıyla yaptığım ziyareti, dün gibi anımsıyorum.

O sıralar benim gibi kamuoyunun en çok merak ettiği HSK’nın yapısıydı.

Hakimler ve Savcılar Kurulu’nda Adalet Bakanı ve bakanlık müsteşarının toplantılara katılıp, hükümetin aldığı veya alacağı kararlarda rol oynadığı bilinen gerçekler arasındaydı.

Bu nedenle AKP’nin ilk iş olarak bu kurulu tamamen ele geçirmek için yapısını “sil baştan” yağacağı yani değiştireceği söylentileri çıkmıştı.

Sadece bunu sordum:

“Hükümet bu yüksek kurulun yapısını değiştirmeyi düşünüyor mu?”

Bana geçmiş koalisyonlardaki hükumetler sırasında Adalet Bakanı olarak görev yapan CHP’li Mehmet Moğultay’ın adını zikrederek “Sayın Moğultay dönemi ve daha bir çok dönemlerde, HSK siyaseten kullanıldı. İstedikleri kararları aldırıyorlardı. Biz neden aynı siyaseti devam ettirmeyelim ki? Biz de yargıya ait yetkileri, bu kurul sayesinde neden kullanmayalım?.” demişti.

Hayretler içinde kaldığımı söyleyebilirim.

Gerçi, Demirel, Özal ve Ecevit dönemlerinde de kurulun siyasi amaçlara alet edildiği, eski bakanlardan Hikmet Sami Türk döneminde yaşanan bazı örnekleri ben de hatırlıyordum.

Ancak bir kurum kötü amaçlarla kullanılıyor ise değiştirilmesi gerekiyordu.

Nitekim işin başında değişik amaçlarla kullanılan bu kurul, daha sonra yapılan değişiklikle ABD’de mukim Fetullah Gülen’in, yani FETÖ’ nün istekleri doğrultusunda revize edildi.

Ve ne yazık ki 20 yıl sonra bugünlere gelindi.

Şu anda da bu kurul adeta yok.

Varsa da tamamen Sarayın , Beşevlerin, Külliye sakinlerinin yani Erdoğan ve kadrosunun emrinde veya etkisinde görev yapıyor.

Tüm yargıçlar ve hakimler adeta Erdoğan’ın “parmak ucu” na bakıyor gibi.

Bugünlere gelişte fazlaca sorumluluğu olan Çiçek’in şimdilerde çıkıp siyasetçileri “Demokratik Tövbe” ye davet etmesi beni çok şaşırtmadı.

Galiba önce kimlerin tövbe etmesi gerektiğini söylemeyi unutmuş.

Hatırlanırsa listedekilerin isimleri o kadar fazla ki…

TBMM’nin eski başkanı , adalet eski bakanı ve, şimdi Saray’da Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi olan Çiçek’in günahlarını bilemem.

Hiçbir siyasinin, hiçbir AKP yöneticisin günahları kullar tarafından tartışılamaz.

Bizim alanımıza hiç girmez.

Gelmiş geçmiş hükümetlerde görev alan kadrolar, tövbe edecekler sıralamasında nerededir, onu da kestiremem.

Ancak,

Son 20 yılda, AKP üst yönetiminde bulunanların yüzde 90 ı listeye girse, yüzde 10 da geçmişteki siyasi parti lider ve kadrolarına aittir...

Ne demiş adamın biri;

“Tüm mezarlıkları gezdim, kimin efendi, kimin köle…

Kimin zengin, kimin ise fakir olduğunu anlayamadım.”