Asmak lazım, kesmek lazım
Ali Baba ve Kırk Haramiler filmini izleyenler mutlaka anımsar. Haramiler yol keser, baş keser, hırsızlık yaparlar. Çalıp çırptıklarını yaşamlarını sürdürdükleri mağarada saklarlar. Bir şekilde Ali Baba, Haramilerin çaldıklarından bir kısmını ele geçirir. Yakın akrabası, aynı zamanda kötü kalpli olan kişi de hazineden pay almak ister. Film, bu şekilde devam eder.
Uzun sözün kısası, her zaman olduğu gibi kötüler en sonunda kaybeder. Kötülüklerinin bedelini fazlasıyla öder. İyiler de her zaman olduğu gibi kötü insanlar dahil herkese bıkıp usanmadan iyilik yapmaya devam eder. Sonunda sadece onlar kazançlı çıkar.
Filmlerde yaşananlar yine filmlerde kalır. İyi insanların da kazandığı olur. Ancak geride bıraktıkları, çektiği sıkıntıları, kaybettikleri küçümsenecek boyutta değildir.
Şubat ayının üçüncü hafta sonundayız. Aslında geçen haftayı unuttuk bile demek yerinde olur. Gazete sayfaları benzer açıklamalarla dolmuştu. Köşe yazılarının birçoğu aynı konu üzerine yazılmıştı.
Alınacak hediyeler tartışılmıştı. Kimileri çok pahalı hediyelerin; kimileri maddi değeri küçük olan hediyelerin daha değerli olduğunu söyledi. Alınan hediyeleri karşılaştırıp ölçüp biçenler, bu günlerde neler düşünüyor; sorup öğrenmek gerek!
Kutlamalar, bilmem ne günleri kısa sürede unutulur. Aldıkları hediyeleri(?) yaşadıkları acıları yaşadıkları sürece unutmayanlar vardır. Unutmak bir tarafa sanki suçlu kendisiymiş gibi saklayanların kaç gecesi cehennem hayatına dönüşür? Altı yaşında bir kız çocuğu evine gelen konuğa kapıları açar. O oyun oynamaya devam ederken aile dostunun yaşadıklarının anlamını yıllar sonra anlayacak. Aldığı üniversite eğitimi, sahip olduğu makam onun yaşadıklarını beyninden silip atamayacak.
Kadın şairlerin, yazarların sayısı yok denecek kadar azdır. Onların da içlerinden birileri çıkıp yazıp çizmek isterler. Kitap okuyanın parmakla gösterildiği bir ülkede yazmak, yazdıklarını okuyuculara ulaştırmak o kadar kolay değildir. Yayınevleri adı sanı duyulmamış yazarların kitaplarını yayınlamak istemezler.
Kadın yazarlar seslerini duyurabilmek için çaba gösterirler. Onlar için yazmak değil, yayınlamak zordur. Kadın Yazarlar Derneğini kurarlar. Kendileri yazıp kendileri yayınlarlar. Anlaşılan sevimsiz şeyler yazdıkları için kitaplarını satın alıp okuyanların sayısı çok azdır. İstanbul Kitap Fuarında on liraya sattıkları kitabın yanında dokuz lira değerinde bir kitabı da hediye ediyorlar. Satın aldığım bir kitabın adı ilgimi çekti:
SÖZ KESMEK
KINA YAKMAK
NİKAH KIYMAK
Ünlü fotoğraf sanatçısı Ara Güler…
Kitap Fuarı’nda bir anne (solda)... Çocuğunun acısını yaşayan bir anne…