Kutsal dinimiz, genel anlamda her zaman hak ve adalet, yani eşitlikten yanadır. Yaşamın bütününde kardeşliğin, birlik ve beraberliğin, yani huzurun esası olan barıştan yanadır. Barış ve huzur ancak kişiler, ulus ve uluslar arasında eşitlikle sağlanır. Bu nedenle; yüce dinimiz İslamiyet, kadın haklarına en ileri derecede önem vermiş, cinsiyet ayırımını, ırk ayırımını reddetmiştir. Çünkü kadın+erkek=insandır. Kadın olmazsa erkek, erkek olmazsa kadın da olmaz. Bu gerçeği bilmeyen bu alemde bir kişi bile yoktur

Kadınlarımız her zaman bizlerin anamız, bacımız, kızımız, halamız, teyzemiz, ninemiz, kayınvalidemizdir. Yapılan istatistiklere göre her zaman dünya nüfusunun en az yüzde 50-52’si, bazen de yüzde 53’ü kadındır. Erkeklerin oranı kadınlara göre yüzde 50’yi geçmemiştir. Burada da ulu Allah’ın kudreti ve hikmeti görülmektedir. Zaten; Hucurat Suresi 6, Rum Suresi 21. ayetlerinde de bu durum ifade edilmektedir ki; “Ey insanlar, biz sizleri bir erkekle bir kadından yarattık. Sizi tanışasınız, bilişesiniz (yardımlaşasınız) diye kabilelere, milletlere ayırdık. Sizin en hayırlınız Allah katında takva olanlarınızdır. Allah bütün (efal ve hareketlerinizi) bilir ve haberdardır.

Allah sizleri dünya ve ahirette mutlu olmanız için kadın ve erkek olarak yarattı. Neslinizin devamı, huzurunuzun temini için nikah bağı ile sizleri birbirinize bağladı. Aranıza sevgiyi, saygıyı, rahmet, acıma, şefkat gibi güzellikleri genlerinize yerleştirdi. Bütün bunlar ulu Allah’ın varlığının ve birliğinin delilleridir. Düşünen kavimler için bunlar birer alamettir” buyurmuştur.

Kur’an’da buna benzer bir çok ayetler daha vardır. R.SAV.; “Ey insanlar. Sizin kadınlarınız üzerinde, kadınlarınızın da sizlerin üzerinde hakları vardır. Sizin en hayırlınız kadınlarına, hanımına hayırlı olanlarınızdır. Sizin en kötünüz, hanımına kötü davrananlarınızdır” buyurmuştur. Kadınları taciz etmek, tecavüz etmek, şiddet kullanmanın asla ve asla İslamiyette yeri yoktur. R.SAV. efendimiz ömrü hayatında hiç bir hanımına asla el kaldırmamış, hatta o kadar ki hatalarına rağmen onları azarladığını gören ve bilen yoktur. Sadece kırgınlığını sükut ederek belli ederdi. Şiddetli geçimsizlik nedeni ile kendisine başvuranlara bütün sulh yolları denendikten sonra eşlerin bir arada olmaları mümkün değilse, “evlenmek te Allah’ın, sevmediği halde ayrılmak ta Allah’ın emridir” buyururdu. Bu iş bu kadar açık ve nettir. Veda hutbesinde R.SAV. 114 bin sahabenin huzurunda bunu insanlığa haykırmıştır. Kadınlarımız bizim baş tacımızdırlar.

*

Gerçek her zaman gerçektir. İnsanların tamamı bir gerçeği inkar etse de, o yine gerçektir. O da şudur; Hanımefendiler, kadınlar sadece fiziki yapı, yaratılış itibariyle erkeklerden zayıftırlar. Akılları, fikirleri, merhametleri ve bazı yönleri ile erkeklerden daha üstündürler. Aslında gerek insanlar, gerekse varlıklarda yüzde 100 eşitlik söz konusu değildir. Kimsenin kimseye muhtaçlığı olmazdı. Yani yaşam olmazdı. Dağlara, taşlara, ovalara, sulara, hayvanlara, insanlara, nereye bakarsanız bakınız bu gerçeği görürsünüz.

Kadın erkek eşitliği de bu evrenin bir parçasıdır ve gerçeğidir. Öyle ise, sen üstünsün, ben üstünüm diye birşey yoktur. Ancak her varlığın bir hakkı, hukuku, adaleti, eşitliği sözkonusudur. Bu da bu yalan dünyanın imtihanlarının bir sonucudur.

*

Şimdi, bu konuda Anadolumuzun yetiştirdiği yüksek bilge alimlerimizden Hacı Bayramı Veli, Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre ve diğerleri, özellikle de Mevlana hazretlerinin sözlerine kulak verelim.

Mevlana buyurur;

-Üstünlük asla kaba kuvvetle olmaz. Çünkü şiddet ve kaba kuvvet aklı ve mantığı olmayan, iç güdüsü ile hareket eden canavarların sıfatıdır. Şiddet insanlık dışıdır. Üstünlük; ilim, irfan, ahlak, fazilet, cömertlik, insanlık, sevgi, saygı, muhabbet, merhamet, şefkat, sabır, tahammül, metanet, dayanma gücü, halim, selim, olgunluk, incelik, zarafet, nezaket, nezafet, sevecenlikle olur. İşte insan için üstünlük bunlardır. Yapabiliyor musun, işte en yüce insan sensin.

Mevlana Hazretleri, Mesnevi’sinde devam ediyor ki;

“Bu dünya bir gül bahçesidir. Gülleri koklamak kulların hakkıdır. Kadın ve erkek bu bahçenin gülleridirler. Gül koklayanın bazen dudağına diken batabilir.”

“Ey dost, gülün hatırı için dikeni kınama, hoşgör. Çünkü dikensiz gül olmaz. Dikensiz gül arayanlar gülsüz kalırlar. Koklayamazlar.”

-Kadın ve erkek bal arısı gibidirler. İkisi bir olursa tatlıların şahı olan balı üretirler. Balın aslı arı, erkeğin anası karıdır. Unutmayalım.

-Kadın+Erkek=İnsandır. Yani kadın ve erkek bir bütünün iki parçasıdır.

-Sevgiyle melekleşirler. Öfke ile şeytanlaşırlar. Hakimiyet, üstünlük uyumdadır.

-Akrebin ve yılanın sokması bize olan düşmanlığından değil, onun kabiliyetindendir. Sokmak, ısırmak yılanın görevidir.

-Tashihi ahlak, yani ahlakın düzelmesi caizdir. Sağlam iman ve doğru eğitimle en kötü huy ve alışkanlıklar en iyi hale gelebilir. Bunun ilacı ise güçlü irade ve sabırdır.

-Kadın erkek bir elmanın ikiye bölünmüş şeklidir. Bir parça ne ise öbürü de odur yani eşittirler.

-Ey nikah bağı ile bir ömür boyu bu dünyada ve ebedi olarak da inşaallah cenneti alada beraber olmak üzere birbirlerine bağlanan eşler. Kadın ve erkek ateşle suya benzersiniz. Suyu yanan ateşe dökersen ateş söner ama suyu bir tencereye koyup da ateşte tutarsan su kaynar. Gaye ateşi söndürmek değil, suyu ısıtmaktır. Aradaki tencere uyumu, hakkı adaleti barışı ve eşitliği temsil eder. Çünkü ateş yangın için değil, ısıtmak için yaratılmıştır. Kadınla erkekte ateşle su gibidirler. Eşittirler. Yani eşler kadınla erkek eşittirler. Birisi yoksa öbürü de yoktur. Varlık sebebi ise eşit uyumdur. Uyum olmazsa yaşam olmaz. Kadınla erkek bir bedende damarla kan, kemikle ilik, etle kemik, bedenle ruh gibidirler, eşittirler. Üstünlük senlik, benlik yoktur. Yücelik Allah’a mahsustur.

Bunlar Mevlana’nın sözleridir. Bu örnekleri çoğaltmak elbette mümkündür. Demek ki kadınla erkek yaratılışları itibariyle birdir, eşittir. Konumları, kabiliyetleri, huyları, fiziki yapıları farklıdır. Çünkü bütün eşya böyledir. İnsanları eşit hale getirmek onlara hakkını vermekle olur. Halka saygı hakka saygıdır. Herkesin hakkına saygı gösterilirse, kadın olsun, erkek olsun sorunlar ortadan kalkar. Dünya saray, erkek prens, kadın prensestir.

Yoksa, yaşadığın yer saray da olsa işkenceye dönümmüş, zindan olur. Hayat zehir olur. Öyle ise, kadın anadır, yardır, yarendir. Erkek aşktır, sevdadır. Asılları bir, dalları bir, meyveleri bir ağaçlar gibidirler.

Netice; Kadın+Erkek=İnsan ise, ulu Allah’ın en kutsal ve en şerefli varlığıdır. Bu sözler İslam’ın insanlara sunduğu en kutsal öğütleridir. Ne mutlu bu güzel öğütleri yaşayanlara.