Temmuz ayı çok sıcak geçiyor, fakat siyasetin sıcaklığı onu da aratıyor. Saray iktidarı artık seçimle iktidar olamayacağının bilincinde. Hesaplarını seçimleri kontrollü yürütmek için kurguluyor. Devletin tüm olanaklarını yükselen muhalefeti susturmak, en çok da CHP’yi hizaya getirmek için seferber etmiş durumda. Bu idealini gerçekleştirmek için dere-tepe dümdüz gidiyor. Hak, hukuk, adalet hak getire.
Sarayın hedefi sadece belediye başkanları ile sınırlı değil. Ankara’ya hapsedilmiş, kontrollü ve iyi huylu bir muhalefet. CHP’nin toplumsal değişim enerjisini kırmak. Dahası muhalefet tepki versin ama siyaset üretmesin isteniyor.
AKP iktidarı ilk yıllarında güya “vesayet rejimine karşı halkın partisi” rolünü başarı ile oynadı. Aslında hiçte samimi olmayan bu söylem, süreç içerisinde fiilen o vesayetin kendisine bıraktı. Dün başörtüsü mağduriyeti üzerinden yeri göğü inleten kadrolar, bugün sabahın dördünde masum insanları evlerinden ters kelepçe ile sürükleyerek götürüyorlar. Durum bir siyasal çelişki değil, siyasal İslamcılığın teorik ve pratik olarak iflasıdır.
Artık iktidarın kitleleri heyecanlandıracak elinde yeni bir hikayesi yoktur. Kitleleri mobilize edecek bir mağduriyet de yaratamıyorlar. Ekonomik kriz, yüksek enflasyon, sağanak yağış gibi zamlar, işsizlik, geçim derdi, halkı canından bezdirdi. Saray iktidarı, halkın gönlündeki karşılığını yitirmiş durumda. Artık gücünü halktan alamıyor. Devleti elde tutuyor olmanın nimetlerini halkın aleyhine kullanıyor. Bu durum iktidarı daha çok eritiyor.
CHP 31 Mart seçimlerinde sadece belediyeleri kazanmadı, aynı zamanda Türkiye’nin dört bir yanındaki değişimin adresi oldu. Demokrasi, özgürlük, parlamenter sistem taleplerini adeta ete kemiğe büründürdü. Özgür Özel’e nasip olan bu değişim, rejimin hesaplarını alt üst etti. İktidarın korkulu rüyası oldu ve kara kara düşündürüyor.
Hal böyle olunca artık olay İmamoğlu’nu filan aştı. Değişimin iradesi hedef alınıyor. Yargı eliyle yürütülen davalar, gözaltılar, medya kuşatması, CHP’nin kurultay davası gibi konuları, CHP’nin başına bir çorap örerek, iktidar seçeneği olmaktan çıkarma ereği taşıyor.
İktidar için asıl ürkütücü tablo, İmamoğlu gibi bir sabaha karşı Özgür Özel’i de ters kelepçe ile Silivri’ye serin serin dinlenmeye alabilirler. Milyonlarca yurttaşın iradesine çare bulunamıyor. Doktor; “Bu derdin çaresi özgürlük ve demokrasi, erken seçim” diyor. O ilaç da AKP iktidarında yok. Durum karşısında CHP’nin kökten teslim alınması hesaplanıyor. Lokma büyük ve kemikli olunca da boğaza takılıyor.
Yapılmak istenen çok net. Artık iktidar seçimle el değiştirmesin. CHP muhalefetcilik oynasın seçilecekmiş gibi yapsın, konu mankeni olarak. Hep AKP seçilsin, hacı yatmaz gibi her koşulda ayakları üzerinde dursun. Kitleler seçim yapıyoruz sansın. Senaryo bu ister yiyin, isterseniz yanında yatın.
Toplumda büyüyen adalet, eşitlik ve geçim özgürlük talepleri bastırılamaz. CHP, değişim iradesini korur ve geniş halk kesimlerinin enerjisini doğru yönlendirirse iktidarın korktuğu başına gelecek. İktidar gerçekten el değiştirecektir.
Mücadelenin mihenk taşı seçimi kazanmanın yanında, hakkıyla seçim yapıyor olmanın anlamını koruyabilmektir.