Şimdi gün geldi, keser döndü, sap döndü, yeri geldi hesap döndü, Mekke fethedildi, azılı İslam düşmanları herbiri bir yere kaçtılar. Öyle bir durum oldu ki, Umman denizinden Anadolu’ya kadar topraklar İslam beldesi oldu. Kimsenin o zaman kaçacak hiçbir yeri kalmadı. Bu azılı kafirler hiçbir zorlama olmadan kendi hür iradeleri ile R.SAV.in umumi af ilanı ile İslam’a girdiler.

Biat (İslam’a giriş) anında dramatik olayları yaşandı. Hind ve Hz. Hamza’yı görülmemiş bir işkence ile öldüren vahşiyi bile Allah’ın o yüce resulü affetti. Dünya kurulalıdan beri ve kıyamete kadar böyle bir hoşgörü örneği yoktur. İşte bu yüceliği, asaleti üzerinde taşıyan Hz. Muhammed SAV., Hz. Allah’ın en sevgili kuludur.

Bu bakımdan, bizim her konuda olduğu gibi hoşgörünün en kültür örneği ola Hz. Muhammed SAV.dir. Bizler de onun ümmeti isek, bu sıfatı üzerimizde taşımalıyız.

Sudan, incir çekirdeği kadar küçük meselelerle sen alevisin, sen sünnisin, sen şu partiden, ben bu partidenim, senin etnik kökenin şu, benimki bu gibi saçma nedenlerle ortaya çıkan kargaşalarda nice canlar boş yere yok edilmiştir. Yazık değil mi? Nedir bu düşmanlık...

İşte, bunun en etkin ve keskin ilacı ve tek çaresi; sevgi, saygı, şefkat, merhamet demek olan hoşgörüdür.

Yeri gelmişken, tekrar ediyorum; Hz. Peygamberin ömrü boyunca ve 2 milyon km2’lik bir İslam devleti kuruluşundaki yapılan savaşlarda çeşitli kaynakların birleştikleri düşman askeri ölü sayısı 250-500 arası. Verilen şehit 70-250 arası. Hz. Ali’nin ifadesi ile; “84 irili ufaklı savaşa katıldım, kasti olarak bir kişiyi bile öldürmedim. Kendimi müdafaa edince, koruma amaçlı kılıcımı kullandım. Düşmanım bana hamle etmeden ben ona saldırmadım. Öldürmek üzere yere yatırıldığım hasmım benim yüzüme tükürdü. Onu bıraktım, öldürmedim. Çünkü öldürseydim, Allah için değil, nefsim için öldürecektim. O da bu asaleti gördü ve müslüman oldu.”

İşte İslam’ın asaleti bu, hoşgörüsü bu, barış anlayışı budur. Ama şimdi gel gör ki, azılı İslam düşmanlarının oyunları fitneleri iç ve dış düşmanların çabaları ile bugün dünya kamuoyunda haksız hukuksuz kasti ve düşmanca hareketlerle yüce İslam dini terörizmle bağdaştırılmak, İslam adına İslam dışı işler yapan DAEŞ gibi terörist grupların da iştiraki ile müslümanlara terörist gözü ile bakılmaya başlanmıştır. Yeminlerin en büyüğü ile yemin olsun ki, terörizmle İslam’ın en ufak bir yakınlığı yoktur. Bunun ana sebebi müslümanların İslam dışı yaşamları ile düşmanların bu konudaki çabalarına yaptıkları katkılardır. Maalesef kendine acımayanların kendi milletine, insanına acımaları beklenemez. İslam nerde, Hz. Muhammed, din, hoşgörüsü nerde. Bugünkü İslam toplumlarının durumu nerede. Aralarında ölçülemez mesafeler var. Müslümanlar müslüman devletler başta Suudiler, Mısır, İran gibi ve bunların destekçisis olanlar en kısa zamanda emperyalizmin tuzağından kurtulup hak, adalet, eşitlik, barış, huzur, güven, emniyet ve mutluluk demek olan yüce İslam’ı yaşamaya gayret göstermeleridir. Çünkü ulu Allah’ın vaadi vardır. “Sizler Allah’ın yolunda olursanız, Allah sizin ayaklarınızı hak yolunda sabitler, sizi destekler ve sizleri muzaffer kılar, hakim kılar” buyuruluyor.

Biz müslümanların bu acıklı durumlarına yüreğimiz yanarak değindikten sonra, alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed SAV.den hoşgörü örnekleri sunmaya devam edelim ki, o yüce insana örnek olalım ve mutlu olalım.

(SÜRECEK)