Adalette öylesine adildir ki, Hz. Ömer onun talebesidir. Hz. Muhammed SAV. kadar dünya kurulalıdan beri adil bir kişi gösterilemez. “Sizler davalarınızı resmi makamlara getirmeden halledin. Vallahi kızım Fatıma da olsa suçlu olarak mahkemeye gelirse hırsızlık yapsa elini keserim. Ey canım kızım Fatımam. Allah’a kullukta sakın babam peygamberdir diye güvenme. Alah’ın izni olmadan hiçbir yardımı sana yapamam. Kulluk görevini sakın aksatma” buyurmuştur. (Buhari)

Ölümünden önce ağır hastalığında halkı camiye topluyor. İki kişinin koltuğunda ayakta zor duruyor.

Ey ahali, kimin bende alacağı varsa lütfen gelsin alsın. Kimin sırtına vurmuşsam işte hasta bedenim ve sırtım, o da benim sırtıma vursun. Ben rabbime gönül hoşluğu ile kavuşmak istiyorum” buyurmuş, bir kişi çıkmış atın üstünde kamçınızı sallarken benim sırtıma değdi demiş, R.SAV.in sırtı açılarak adama (Ükkaye RA) gel vur, denmiştir. Allah’ın resulü böylesine adil ve üzerinde eski tabirle bir dirhem gram kul hakkı olmadan vefat etmiştir. (Müslim Birr)

R.SAV.in nezih hayatından müsamaha-hoşgörü-toleranslı davranış örnekleri:

Allah’ın sevgili resulü Hz. Muhammed SAV., bu aleme ve bütün alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. (Enbiya Suresi, 107)

Hakiki manada Allah resulü Hz. Muhammed inanan-inanmayan, canlı-cansız bütün kainata ve alemlere rahmet, mağfiret, şefkat, barış, huzur, bölüşüm, paylaşım, yani mutluluk kaynağı olarak gönderilmiştir. Durum bu olunca, R.SAV.den bir hatanın suduru (meydana gelmesi) düşünülemez. Çünkü onu rabbi terbiye etmiştir. (eddebeni rabbi feahsene te’dibi) Beni rabbim terbiye etti. Ne güzel terbiye etti. Gerek peygamberliği öncesi ve gerekse peygamberlik geldikten sonra hiç değişmeyen kamil ahlaka sahiptir. (Duha suresi, 6-8 ayet)

Sıradan, olumsuz, basit hareketlerde veya en galiz, ağır hareketlere hatta suikastlere uğradığı halde, bu insanları bağışlama erdemini göstermiştir. Allah’ın resulü Hz. Muhammed SAV. her konuda geçilemez olduğu gibi, hoşgörü kültürünü damarlarına kadar işletmiş yerleştirmiş, tek yücedir. Bu ise ulu Allah’ın ona verdiği sonsuz lütfundandır.

Kur’an’da da “Ey habibim, sen insanlara sert, kaba davransaydın senin çevrende kimse kalmazıd. Oysa sen çok yumuşak huylu, sevecen birisin” (Ali İmran 159)

R.SAV. kendisine sorulan imandan başka-sonra en makbul-amel davranış nedir, diyene, insanlara hoşgörülü davranmandır, buyurmuştur.

Yumuşak huyluları Allah çok sever. (Buhari)

R.SAV. en ağır bir günahı işleyen birisini görse veya haber verseler, hiçbir zaman konyu şahsileştirmez, günahları değil, günahı zemmederdi. Özellikle toplumda camide asla kişileri muhatap almazdı. Örneğin, sarhoşu değil içkiyi, zinacıyı değil zinayı, hırsızı değil hırsızlığı, haksızlığı yapanı değil haksızlığı konu ederdi.

Örneğin, camiye zil zurna sarhoş gelen birisini cemaat linç etmek istemiştir. Allah’ın resulü, bırakın onu, o bizi seviyor, bizi görmeye geldi diyerek sarhoşun gönlünü fethetmiş, ona dua etmiş, o kişi içki belasından kurtulmuştur.

Çölden gelen bir bedebi lavabo –tuvalet- nedir görmemiş, caminin içine tuvaletini yaparken, sakın dokunmayın, ferahlasın demiş ve sonradan kirlettiği yeri temizletmiş, sonra da bu kişi çölde tuvalet abdesthane nedir bilmez diye onu mazur görmüştür.

Hz. Peygamber en büyük hoşgörü örneğini Mekke’nin fethi günü göstermiştir.

(SÜRECEK)