Vaaz veren bir tarikat ya da cemaat şeyhinin hutbe konuşması sosyal medyada gezinmektedir. Ne demektedir: İyi şeyleri Hans, kötü şeyleri Hasan yapmıştır.

Hocanın tespitleri yerindedir, doğrudur.

On ilde yaşanan deprem bu gerçeği yüzümüze vurmuştur.

Neden biz Müslümanlar işlerimizi, Hans’ın yaptığı gibi yapmıyoruz?

Müslümanız diyoruz, işleri hep hileli yapıyoruz.

Sosyal medyada, Gaziantep, Nurdağı buğday siloları ile ilgili bir deprem haberi izledim. ABD’li şirketin altmış yıl önce yaptığı buğday siloları taş gibi yerinde duruyor. Bir çizik bile yok; Türk şirketin yeni yaptığı buğday siloları depremle birlikte yerle bir olmuş.

Nerede sağlam bir iş var, karşınıza Hans çıkıyor.

Japonya’dan bir deprem görüntüsü: Sekiz şiddetinde deprem oluyor, yol beşik gibi sallanıyor, yolda en küçük bir hasar yok.

Ülkede sağlam binalar yok değil ama çürük binalar çok fazla…

Binlerce çökmüş yıkılmış, hasar görmüş bina var…

Deprem görüntüleri depremin değil, alınmayan tedbirlerin insanları öldürdüğü gerçeğini ortaya koyuyor.

Deprem değil binalar öldürür!

Ders almıyoruz.

Ders almadığımız gibi, depremi dini nedenlere bağlıyoruz.

Allah’ın bizi cezalandırdığını düşünüyoruz.

Bir şeyh diyor ki: Depremi, Allah Manisa’ya iki kez gönderdi, ikisinde de karşı geldim. Üçüncü kez Manisa’ya gönderince, Allah’a yalvardım, Manisa’ya değil başka yerlere gönder, dedim. Birkaç gün sonra doğuda deprem oldu.

Bu kadarına da pes vallahi!

Hala alıcısı var bunların…

İnsanlar bunlara inanıyor…

ABD savaş gemisine ne demeli…

İnanılır gibi değil…

Bilim ne diyor, diyen yok.

Depremi en iyi anlatan bir anne oldu!

Anne, çocuklarına Hans ve Hasan’ın yaptıkları binalarının sağlamlık derecesini uygulamalı gösterdi.

Bir tepsinin üstüne tahta parçalarından ev yaptı, tahtadan yaptığı evin altına üç kalem koydu. Tepsiyi sarstı. Kalemler, ray görevi gördüğü için tahtadan ev sallandı ama yıkılmadı. Kalemleri tahtadan evin altından çekti, tepsiyi tekrar sarstı; tahtadan ev sallandı ve yıkıldı.

Birincisi Hans’ın yaptığı binaydı. İkincisi Hasan’ın yaptığı binaydı.

Ülkemiz büyük bir acı yaşamaktadır.

Bu acının tarifi imkansızdır.

Binlerce ölü ve binlerce yaralı…

Evsiz, yurtsuz insanlar…

Dayanılır gibi değil…

Her doğal afet sonrası ekranlarda bir sürü şey konuşulur.

Alınacak tedbirler sıralanır…

Sonra unutulur gider…

Neden?

Bu felaketler yetmiyor mu bize?

Daha neyi bekliyoruz?

Bir daha, bir daha….

Nereye kadar…

Yıkılan evlerin kolonlarında demir yok.

Apartmanların altındaki kolonlar kesilmiş…

Kullanılan malzemeler standartlara uygun değil…

Yapı denetimi ve belediyeler binalara onay vermiş…

İmar affı çıkarılmış…

Olmaz!

Bu ülke bu acıları kaldıramaz…

İşimizi neden Hans gibi yapmıyor, yaşanacak felaketleri önlemiyoruz?

Ya Hans gibi işimizi doğru, dürüst yapacağız ya da bu acılar, bu ağıtlar bu ülkede son bulmayacak…