Son dönemde her gün iktidarın bir baskı ve tutuklama kararına tanık oluyoruz. CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’le başlayan süreç, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, CHP’li Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, tarihçi-yazar Çiğdem Bayraktar Ör, sanatçı menajeri Ayşe Barım, astrolog Hilal Saraç, BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen’in tutuklanmaları ve hapse atılmaları ile devam ediyor.

         AKP’nin “yeni Türkiye” olarak adlandırdığı baskı ve zulümden oluşan rejimi, son olarak, Türkiye Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) yöneticileri Ömer Aras ve Orhan Turan’ı, adeta eli kanlı katil gibi, polis zoruyla savcılığa ifade vermeye götürdü. Mahkeme yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol koşuluyla serbest bıraktı.

“Sistem çöktü” mesajını veren TÜSİAD yetkilileri özet olarak şunları söylediler:

*Yanan, çöken binalar değil sistemdir.    *Tutukluluk istisna değil kural haline geldi.    *Politikacılar, iş insanları ve gazeteciler sorgulanıyor, tutuklanıyor. Teğmenler ordudan ihraç ediliyor.    *Devlet Denetleme Kurulu’na (DDK) verilen yetkiler hukuka aykırıdır.               

*Kadın cinayetleri ve çocuk tacizlerinin sonu gelmiyor.    *Eğitim sistemi siyasetin ve tarikatların etkisinden kurtarılmalıdır.                

*Suiistimal ve kayırmacılık yaygınlaştı.   *Liyakat, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı şarttır.   *Hukukun üstünlüğü oluşmadan ne ekonomide, ne toplumda, ne de iç ve dış politikada sorunlar çözülemez.

             Normal insan aklı bunların hangisine hayır ya da yalan diyebilir. Her şey toplumun gözleri önünde oluyor. Fakat TÜSİAD yetkilileri sorgulanıyor. Eli kanlı katil gibi polis zoruyla savcılığa götürülüyor. Oysa o TÜSİAD kamu dışı milli gelirin yüzde 58’ini, dış ticaretin yüzde 85’ini, kamu ve tarım hariç istihdamın yüzde 50’sini oluşturuyor.

             Mevcut iktidar halkın ekonomik açıdan ezilmesine neden olan İslamcı bir sermaye grubu yarattı. Bu sermaye grubu ise Müstakil Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) adı altında örgütleniyor. İktidar kendi iş adamları derneği MÜSİAD’a ayrıcalık tanıyor ve TÜSİAD’a soruşturma açıyor.

        Diğer yandan bu şekilde sorguladığınız iş adamları ile, yaratılan bu manzara ile yurtdışından ve yurtiçinden sermaye yatırımları sağlama olasılığı yoktur.

        Dinci ve bölücü örgüt olan HÜDA PAR, AKP tarafından TBMM’ne sokulur ve bu örgütün düzenlediği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı’na AKP’liler katılırken, devletin laik ve üniter yapısına sahip çıkan örgütlerine soruşturma açılması, baskı ve zulüm yapılması düşündürücüdür.

        Haliyle sormak ve sorgulamak istiyoruz. Bu gidişat nereye? Bu gidişle bu yol nereye çıkar?