Yeni yılın ilk ayı gazetecilere, hatta siyasi parti liderlerine karşı da kumpas, baskı, yıldırma ve susturma ayı olarak tarihe geçti. İktidar hareket eden her şeye ateş ediyor. Burada da aslan payını halkın sesi, gözü, kulağı, dili olan gazeteciler aslan payını alıyorlar. Suskun, yılgın, bıkkın, korkan, gelecekten umutlarını kesmiş bir toplum yaratmak iktidarın birinci önceliği.
Hal böyleyken geçtiğimiz hafta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’dan sonra ilk defa Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, hukuk dışı yöntemlerle gözaltına alındı ve sonra da tutuklandı. Sayın Ümit Özdağ ile uzaktan yakından düşüncelerim uyuşmaz. Fakat bu, O’nun da hukuksuz tutuklanmasına karşı insani, vicdani ve meslek etiği açısından sessiz kalacağım anlamına gelmiyor. Hukuk herkese eşit uygulandığı zaman adil olur ve adalet sağlanabilir.
Diğer yandan “ID Danışmanlık Şirketi”nin sahibi ve ünlü dizi sanatçılarının menajeri, Ayşe Barım tutuklandı. “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan”. Tam 12 yıl sonra Gezi Olaylarında Ayşe Barım, “Hükümeti ortadan kaldırma” girişiminde bulunmuş. Peşinden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “Yargı bağımsızdır” sözünü duyunca, Aziz Nesin’den sonra Türk mizahında hayli ilerleme kaydettiğimizi düşündüm.
İktidar kendisine karşıt gazeteci ve düşünen insanları tutuklamaya veya göz altına almaya doymuyor. Barış Pehlivan, Seda Selek, Kürşad Oğuz ve Serhan Asker gözaltına alınıp serbest bırakılırken Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tutuklandı. Şirin Payzın da “terör propagandası” nedeniyle soruşturma geçirdi. Daha önce de Özlem Gürses bir canlı yayında yaşadığı bir dil sürçmesi nedeniyle gözaltına alınmış, daha sonra “ev hapsi” ile serbest bırakılmıştı. Nevşin Mengü de Salih Müslim ile yaptığı bir röportaj nedeniyle gözaltına alındı.
Tüm bu gelişmelerden sonra; TGC, TGS, TÜRKYAYBİR, TYS ve PEN Türkiye “Basın özgürlüğüne ve gazeteciye dokunma!” çağrısı yapıyor.
Gazetecilere yapılanlar hukuki bir karar olmaktan çoktan çıkmış, siyasi kararlardır. İktidarın karşıt düşüncelere hoşgörüsü yoktur. Kendisi gibi düşünmeyeni düşman ilan ediyor. Düşünen insana düşman bir rejim. İktidara yandaşlık yalakalık yaparsan keyfin tıkır. Karşıysan yerin zindan, keyfi iktidar olmanın tüm özelliklerini taşıyor.
18 Haziran 2014’te AKP’li vekillerin onayı ile çıkarılan; “Soruşturma aşamasında hâkimlere, savcılara, bilirkişilere emir ve talimat vermek” suç olmaktan neden çıkartıldığı şimdi daha iyi anlaşılıyor.
İktidarın yandaş olmayan gazetecileri yok etmeye çalıştığı, aşırı baskıcı bir ortamda, yalnızca kamu yararını gözeterek, haber yapan gazetecileri suçlayarak ve kumpas kurarak susturmaya çalışıyor.
Ne yüz yıllık cumhuriyet aydınlığı görmüş bu halkı, ne de düşünen gazetecileri “topla, tüfekle” hatta kumpasla susturmak kolay olmayacaktır.