Bugünün medeni ve modern dünyasında demokratik hak ve hürriyetlerini koruma altına alan toplumları, bölüşüm-paylaşımı sağlamak, toplumları hak ve adalet ölçülerine göre yönetilmelerini emreden, en üstün idari sistem şüphesiz ki Cumhuriyet idaresidir.

Onun içindir ki büyük komutan ve devlet adamı olan, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “Ey millet Cumhuriyet fazilettir. TC devletinin yönetim şekli de Cumhuriyettir” demiştir ve TC devletini kurmuştur.

*

Yüce milletimizin ve mümin kardeşlerimizin mübarek Ramazan ve Kurban Bayramları ne kadar kutsalsa, milli bayramımız olan Cumhuriyet Bayramı da öylece kutsaldır. Çünkü hürriyet olmadan ne namaz, ne cami ve ne de ibadet olmaz. Dinin yaşanması, devletin varlığına bağlıdır. Onun için Cumhuriyet fazilettir diyoruz.

Halkın kendi kendisini yönetmesine Cumhuriyet denmektedir. Cumhuriyet idaresi evrensel değerleri içerdiği ve uygulandığı müddetçe yüce dinimize en uygun bir yönetim şeklidir.

Kur’an’da devletin yönetimi halkın iradesine bırakılmıştır. R.SAV.in vefatından sonra o zamanki Medine’de ve civarında bulunan kabileler, önce kendi temsilcilerini belirlemiş, sonra o heyetler de genel yönetimi seçmişlerdir. Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan R.A. hep bu usulle halife, başkan seçilmişlerdir. Ne acıdır ki, başta Muaviye olmak üzere bu asil yönetim şeklini değiştirmişlerdir. İnsanların yönetime olan hırs ve tamahı cumhuriyet tarafından kaldırılıp idarenin babadan oğula geçen otokratik yönetimi nizama sokmuşlardır. Bu asla müslümanlığın değil, müslümanların kusurudur.

İşte Allah’ın fermanı: “Ey Muhammed SAV. Dünya işlerinde onlarla –halkınla- insanlarla istişare et. Onlara danış, onların reyine başvur. Sonra bir karara var. Azmettin mi artık kararından dönme. Allah’a dayan, ona güven, ona tevekkül et. Allah’ın kararını uygula.” Ali İmran, 159. ayet.

Böylece İslam’da yönetim şeklinin bugünkü anlamda cumhurun tercihi olduğunu bildirmiştir.

Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammet SAV. de, şu ölmez sözleri sarfediyor: “Ey insanlar, hepiniz bir tarağın dişleri gibi eşitsiniz. Hiçbirinizin diğerine insan olarak üstünlüğünüz yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. Takva, Allah’ın kullarının haklarına saygılı olan, Allah korkulu yaşamın adıdır.

Ey insanlar! Rabbiniz birdir, Allah’tır. Babanız birdir, Adem’dir. Ananız birdir, Havva’dır. Arabın aceme, yani Arap olmayanlara bir üstünlüğü yoktur. Beyazın siyaha bir üstünlüğü yoktur. Allah bütün ırkları eşit olarak yaratmıştır. Hepsinin kanı ve canı aynıdır. Üstünlük ancak ve ancak takva iledir” buyurmak suretiyle 1500 sene geçmesine rağmen bugünün sözde modern, medeni, kültürlü, demokratik dediğimiz milletlerin, devletlerin bile hala bu erdeme ulaşamadıklarını göre, dünya yönetimine yön verenler, İslam’ın ne kadar gerisindedirler. Ancak müslümanların acıklı hallerine bakıp, yüce İslam’a dil uzatıyorlar. Yazıklar olsun İslam’ın bu yüceliğini görmek istemeyenlere. Müjdeler olsun müslümanca yaşayanlara.

*

Durum bu iken yüce milletimiz her zaman İslam’ın bayraktarlığını yapmış İslam devletleri içinde müslümanlığı en iyi temsil eden millet olmuştur. Şanlı tarihimiz ve şerefli geçmişimiz bunun kanıtıdır.

Onun için fert olarak, aileler olarak, ulus olarak Cumhuriyetimize sahip çıkacağız ve Cumhuriyeti değerleri ile yaşatacağız. Gelecek nesillere daha güzel bir vatan bırakacağız.

*

Yazımızı devletimizin ve cumhuriyetimizin kurucusu büyük komutan ve devlet adamı olan Atatürk’ün Türk gençliğine hitabesinden bir cümle ile bitiriyorum.

“Ey Türk gençliği. Birinci vazifen Türk istiklalini ve cumhuriyetini korumaktır. Sana düşen asil görev budur. Bu husustaki irade ve kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

İşte Cumhuriyeti ayakta tutan bu ruhtur, bu azimdir, bu iradedir.

NETİCE:

Bu vatanı, bu devleti kuranlara, canları ile koruyup bize emanet eden başta İstiklal mücadelesi şehit ve gazileri, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, bu devlete hizmet etmiş bütün devlet ve millet adamlarımıza, asırlardır kanlarını döken aziz şehitlerimize ve gazilerimize, özellikle son senelerde terörizmle mücadele eden ve şehit olan yavrularımıza Allah’tan sonsuz rahmet diliyoruz. Son olarak Barış Pınarı Harekatımızın başarı ile, zaferle sonuçlanmasını yüce Allah’tan niyaz ediyoruz. Ulu Allah bu devlete, bu millete zeval vermesin. Devlet ve hükümet adamlarımız güç ve kuvvetiyle desteklesin, onları korusun. Amin.