İstanbul’da yenidoğan bebeklerin bulunduğu yoğun bakım ünitelerini ticarethane haline getiren suç örgütü “Yenidoğan Çetesi” ilk olarak Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) 27 Mart 2023 tarihinde gönderilen isimsiz bir ihbar üzerine ortaya çıkarıldı.  Bu çete kâr ve para hırsıyla yeni doğan bebekleri katlediyor. İstanbul’daki özel hastanelerin, yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin, usulsüz şekilde işletildiği, rüşvet ve evrakta sahtecilik yöntemleriyle Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) haksız kazanç sağlandığı da ortaya çıktı.Kâr hırsıyla çocuk katledenlerin doktor,  hemşire gibi unvanlar taşıyor olması, inanılması güç, akıllara durgunluk veren, insanın kanını donduran bir olay olarak toplumu derinden sarsmıştır. Para için, Hipokrat yemini etmiş doktorların bu korkunç olaya bulaşması “Kime güveneceğiz” sorusunu gündeme getirmiştir.

Burada bir parantez açmak isterim, hiç kuşku yok ki tüm bozulmalara rağmen, halâ insanlık ilke ve ideallerinden asla ödün vermeyen doktorlarımızın çoğunlukta olduklarını unutmamak gerekiyor. Bunlara saygı ve sevgimiz her zaman sonsuzdur. Toplumun sağlığını her şeyin üzerinde tutan toplumcu ve insancıl doktorlarımızın, incinmemesini diliyorum. Doktor görünümlü canilerle, nitelikli doktorlarımızın karıştırılmaması gerekiyor.

Bu elbette ki bırakın doktorluğu, insanlık vasfından çıkan, doktor etiketli canileredir sözümüz.

Para için çocuk katledene ne doktor, ne de insan denir. Doktor etiketli cani yaratık denir. Çıkar hırsıyla yoldan çıkan canilerin ne örgütü ne partisi olur. Bulunduğu yerde de zaten çıkar ve menfaat için vardır. Bakınız bebek katili çetenin başında PKK’dan 6 yıl hapis yatmış, sonra da İYİ PARTİ’ye terfi etmiş bir cani var. CHP’li Meclis Üyesi var. İçinde AKP’li olanlar var. MHP’li olanlar var…

Yan yana geliş nedenleri çıkar, menfaat, insanlıktan çıkışın ortak paydası.Bir vatandaş CİMER’e şikayet etmese, bir yürekli savcı çıkmasaydı, acaba daha kaç masum bebek katledilecekti?Şu an görülen 19 özel sağlık kuruluşu olaya bulaşmış gözüküyor. Tahmin ediyorum ki, bu buzdağının gözüken yüzü. Yakalanmamış olan acaba daha kaç özel sağlık kuruluşu var? Eminim ki çorap söküğü gibi gelecek ve bununla kalmayacak. Soru şudur: Neden böyle oluyor? Bunu doğurup büyüten, besleyen ortam sağlayan etkenler nedir? Asıl bunun üzerinde durmak gerekmez mi? Yaşanan can alıcı olay göstermiştir ki, sağlık gibi, eğitim gibi, tarım gibi son derece özen gerektiren konular özelleştirmeden uzak tutulmalı. 

Kesinlikle devletin elinde, ya da çok sıkı denetiminde olmalı. Kabul edilemez çirkinliklere bulaşan kurumlar hiç gözünün yaşına bakılmadan ve gecikmeden kamulaştırılmalı. Olaya bir sağlık kuruluşunda bir-iki doktor ve hemşirenin bulaştığı bir eylem olarak bakılamaz. Konu kurumsaldır. Kurum yetkilileri bilmiyordu gibi olay hafife alınamaz. Kâr hırsıyla halkın çocuklarının canına göz dikenler, böylesi vahim durumlar karşısında tüm servetlerini kaybedeceğini bilmeli ki, hiçbir kurum, bunu bir daha aklından bile geçiremesin.

Hastaneler çocukları yaşatmak ve sağlığına kavuşturmak için vardır. Katletmek için değil. Henüz bildiğimiz çetenin katlettiği 12 çocuk vardır. Ortaya çıkan konuşmaları dinleyince, çocukları nasıl katlettikleri konusunda insanın adeta kanı donuyor. Hayrete kapılıyorsunuz. Para için böyle zalimlik nasıl olur? Bunu yapan toplumun en çok tahsil görmüş insanı, doktor etiketi taşıyor. Bir şey kokacak olsa üzerine tuz koyarız, kokmasın diye, fakat tuz koktu. Tuzun üzerine ne koyacağız? Sözün bittiği yerdeyiz.