Cinayet dendi mi üç şey gelir akla; ceset, cinayet silahı ve katil…
Toplumsal hayatımıza yakın plan bakmaya çalıştığımızda bedenen yaşayan ancak ruhen cinayete kurban edilmiş insanlarla karşılaşıyoruz.
Bu cinayette tetikçinin medya, azmettirenin ise egemen güçler olduğunu gördüğünüzde ürperiyorsunuz. Bu durumun cinayetten soykırıma dönüştüğünü fark ettiğinizde ise kanınız donuyor.
Tek tetikçi medya değil ki…
Küresel çeteler eskiden devletleri borçlandırıp boyunlarına üvendireyi takarak ülkeleri teslim almışlardır. Yakın dönemde ise kredi kartları marifetiyle “demokrasiyi tabana yayarak” bu defa kitleleri teslim aldıkları görülmektedir.
Kredi kartı borcunu ödeyemeyen vatandaş bu kez de tüketici kredisi olarak borcunu kapatmaya çalışmış ve yeniden kredi kartına yüklenmiştir. İki borç arasında çapraz taranan insanların “Fıttırmaya az kaldı doktorum nerde?” veya “Beni siz delirttiniz” şarkılarıyla dans ederek dolaştıkları görülmektedir. Bunlara bir de sokaklarda kendi kendine konuşanlar eklenmiştir. Otobüslerde yüzü gülen bir insan görmek Kaf Dağı’nın ötesini görmekten de zor bir hâle gelmiştir. Başta toplu taşıma araçları olmak üzere hemen her yerde insanlar patlamaya hazır canlı bomba gibi gergin ve kavgaya hazır durumdadırlar.
İletişim Çağında İletişimsizlik…
Sosyal Medya denilen internet üzerinden kurulan sanal ilişkiler ağında ise kastlar ve adacıklar oluşması olayın daha da vahim boyutlara evrildiğini işaret etmektedir.
“Sosyal Medya”nın hamamda şarkı söyleyen kitlesi ne yazık ki kendi çalıp kendi söyleyen bir durumdadır.
Küresel çeteler ise tek merkezden her ülkedeki sosyal medya kastlarından gelen muhalif tepkileri anında ölçerek, yeni taktik hamlelerle kendi egemenlikleri için çalışmaktadırlar.
1990’ların sonunda yaşadığımız dönemi “Bütün anlaşmaların geçici ve sadece ikinci bir emre kadar geçerli olduğu” bir çağ olarak açıklayan sosyolog Zygmunt Bauman “Sosyal medya keyifli bir tuzak” demektedir.
Yazımızı Zygmunt Bauman’ın sözleriyle bitirelim…
"Dizginler elindeymiş gibi hissedersin. Dilersen arkadaş eklersin, dilersen silersin. İlişkin olan önemli insanların kontrolü senin elindedir. Sonuç olarak insanlar kendilerini biraz daha iyi hisseder, çünkü bireyci çağımızın büyük korkusu yalnızlık, terk edilmişliktir. Ancak internette arkadaş ekleyip çıkarmak o kadar kolaydır ki, insanlar sokağa çıktıklarında, işe gittiklerinde, mantıklı bir etkileşime girmeleri gereken çok sayıda insanı bir arada bulacakları herhangi bir yerde gerekli gerçek sosyal becerileri edinmeyi başaramazlar."
"Esas diyalog sizinle aynı şeylere inanan insanlarla konuşmak değildir. "
"Sosyal medya bize diyalog kurmayı öğretmiyor, çünkü anlaşmazlıktan kaçınmak çok kolay. Ancak insanların çoğu sosyal medyayı bir araya gelmek veya ufuklarını genişletmek için değil, tam tersine, kendilerine kendi seslerinin yankıları olan sesleri duyacakları, kendi yüzlerinin yansıması olan yüzleri görecekleri bir konfor alanı yaratmak için kullanıyor. Sosyal medya çok kullanışlı ve keyifli bir tuzak…"