Okumak gerçek bir mucizedir. Kitap okurken, korona belasından, yaşam kargaşasından ve ülkede yaşanan bütün olumsuzluklardan soyutlanır insan.

Dün Çorum’dan sevgili Muzaffer Gündoğar hocamın gönderdiği üç kitabı elime geçti.

Birinci kitap, “Bir Köy Enstitülü Ali Çetintürk” adlı kitabında, Ladik Akpınar Köy Enstitüsü mezunu dayısı Ali Çetintürk’ün kısa bir hayat öyküsünü anlatmış Muzaffer hocam.

Muzaffer hocamın kültürel alt yapısı, edebi donanımı ve öğretmenlere özgü ifade tarzı çok hoşuma gittiği için kitabı bir günde okudum.

Ne zaman Köy Enstitüleri aklıma gelse bağrım yanar, içim daralır, kahrolurum.

Cumhuriyetimizin aydınlık ocakları Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla Cumhuriyetimizin şah damarı kesilmiş, Türkiye’mizin bahtı da kapatılmıştır. Ben böyle düşünüyorum.

Çorum’un tanınmış yazarlarından olan Muzaffer Gündoğar, Çorum’un Çıkrık köyünde doğmuş. Çorum İlköğretmen okulu ve Açık öğretim fakültesini bitirmiş. 33 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra 1994 yılında emekli olmuş. Bugüne kadar 14 kitabı yayınlanan Muzaffer hocamın bana gönderdiği diğer iki kitabı “Yüreklerde Buz tutan Kış, Sarıkamış” ve “Recep Rahmi Tankaya, Pamukkulak Hoca”dır.

KAZAKİSTAN CUMHURBAŞKANI NURSULTAN NAZARBEYEV’İN KONUŞMASI:

"İslâm'ı resmi din olarak kabul ediyor ve bundan gurur duyuyoruz fakat Müslümanlığımızı konu ederek bir yerlere gelemeyiz. Diğer Müslüman devletlere ve İslamı yaşama biçimlerine saygımız sonsuz fakat biz Arap değiliz. Biz göçebe ve Türkî bir halkız. Araplar gibi kızlarımızı dini, kültürel veya toplumsal baskılarla kapatıp bunu Müslüman devlet imajı olarak kullanamayız.

Onları çarşaflara bürüyerek eve hapsetmek bizim yolumuz değil.

Tekrarlıyorum! Herkese saygımız sonsuz, fakat giyim kuşam insanların kendi özelindedir. Biz Kazak'ız, halkımız göçebe hayatı süresince at üzerinde bugünlere kadar kadın erkek ayrımı yapmadan geldi. Kadınlarımız, erlerinin yanında veya ardında değil aksine önünde yürürdü. İslam öncesi dönemlerde kadınlarımız nasıl isterse öyle giyinirlerdi ve toplumu rahatsız etmek gibi bir amaçları hiç olmadı.

O nedenle bu konu özelinde tarih boyunca hiç bir sorun yaşamadık. Bugün ise bir sorun olması bizim halkımız için mümkün değil. Müslüman ve sünni bir halk olmamız insanların hayatlarına karışmamız için sebep değildir."

BAADDİN FIKRALARI

1-Okumayı bıraktığın gün sonbahardır. Ertesi gün cehaletin kışı başlar. (E.Supçin)

2-Dünyada en adaletli dağıtılan şey akıl sanırım. Zira kimse, “bana az gelmiş” diye şikâyet etmiyor.

3-25 santim topukla bütün gün dolaşabilen, bir saat makyaj yapan ve çocuk doğurabilen bir türle tartışıp haklı çıkacağını sanmak biraz değil, çok deliliktir.

4-Mevlana, yaratıklar üçe ayrılır. 1) Akıl ve şehvetten arınmış melekler, 2) Sade şehvetle donanmış hayvanlar, 3) Hem akıl hem de şehvetten oluşmuş insanlar. İnsanın yarısı akıl ve şehvet, diğer yarısı melek ve hayvandır.

5-Şairler yıldızlardır insanlık semasında. Yere bakar ağlarlar, aydınlatır yanarlar.

6-Aşka yardım ve yataklıktan sabıkalıdır şiir. (A. Hicri Özgören)

7-Güneş ışığı çiçekler için neyse, tebessüm de insanlar için aynıdır.

8-İbn-i Haldun, “Coğrafya kaderdir” der ama yaşayacağınız yeri kariyeriniz belirler.

9-Sınıfta öğretmene öğrenciler sormuş, “Hocam, neden dünya çapında başarılı insanlarımız yok?” Öğretmen. “ Çünkü dünya çapında seyircimiz yok. Çünkü, iyi seyirci iyi sanatçıyı yaratır. Dünya nüfusunun % 1’i Türkiye’de yaşıyor ama Türk nüfusunun % 50’si ilkokul mezunu, yüzde yirmisi okuma yazma bilmiyor.

Birleşmiş Milletler insani gelişmişlik endeksinde de 80’li sıralardayız. ”demiş.

10-Meşhur boksör Muhammet Ali, 1960 Roma Olimpiyatlarında altın madalya kazandıktan birkaç gün sonra Ohio’da gittiği lokantada sadece beyazlara servis yapıldığının söylenmesi üzerine Amerika’nın bu madalyayı hak etmediğini düşünür ve madalyayı Ohio nehrine atar. Aradan 60 sene geçti ama Amerika hâlâ aynı Amerika, huzurlu uyu Muhammet Ali…

(24 Haziran 2020)