CHP, bayrağı burca dikememişti, ama bu noktada parti ve üst kadrolarına çok da haksızlık yapmamak gerekiyor.

Neticede AKP sağ eğilimli, dini motifleri iyi işleyen, varoşlara uzanabilen, entrikanın kitabını yazmış, daha sonra trol orduları sayesinde de sokağa hakim olan bir kuruluş.

AKP iktidarının kısa sürede devreye soktuğu entrikaları, çalkantılar içindeki MHP liderinin birden 360 derece dönüp sayın Erdoğan’ın karasularına girerek destek vermesi ve de irili ufaklı partilerin seçimlerde Erdoğan’ı desteklemesini de unutmayalım.

Bunların hepsi CHP’nin iktidara gelememesi için ülke genelinde  kurulmuş “Majino hatları”ydı adeta…

Tabii 2002-2010 arası ekonominin yukarı doğru ivme kazanması, Derviş dönemi meyvelerini AKP’nin toplaması vs…

Bu arada CHP’nin iktidar planından çok, iç çekişmeleri dikkat çeken noktalara taşınmıştı üst yönetimdeki kadrolar.

Bunu hiç göz ardı etmemek gerekir.

CHP, iç tartışmalar açısından bereketli bir partidir.

Deniz Baykal dönemi CHP için şanssızlıklar dönemi oldu.

Kadrolar, yararlanılacak kadrolar ya dışlandı, ya küstürüldü.

Kemal Kılıçdaroğu döneminde ise, “dışlama” politikası yerini  daha çok “vasfı yüksek” eleman kazanılmasına bıraktı.

Hem genç siyasetçi, hem liyakatli kadrolar…

İşe yaradı mı?

Kesinlikle..

Ancak CHP içinde kaynaşma dinmedi.

Her başarısız seçimim faturası haklı olarak liderlere kesilir…

Kesilir ama alt kadrolar da bu sorumluluktan kaçamazlar. Kaçmamalılar da.

Bay Kemal ve kadrosu başarısızlıkları inkâr etmedi hiçbir zaman…

Ta ki son Cumhurbaşkanlığı ve genel seçime kadar.

6’lı masanın liderleri görünür liderlerdi.

Ama masanın altında İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i “tekmeleyip” uyaran kişi veya kişiler, hiçbir zaman kendilerini hissettirmedi.

Bu Bay Kemal için en büyük “handikap” idi.

Ve Kemal bey  bundan son anda  haberdar oldu.

Dahası fark etti..