Yazının başlığına bakınca haberi yeni duyan okuyucular, eminim şaka yaptığımı sanacaklar. Şaka yapmıyorum değerli okuyucular, ülkede pek çok şeyin kaybolduğunu, hatta köprülerin üst geçitlerin kaybolduğunu duymuştuk. Barajın kaybolmasını ilk defa duyuyoruz.
Gazetelerin yazdığına ve CHP parti sözcüsü sayın Faik Öztrak’ın açıklamalarına göre; 2017’de törenle temeli atılan, su biriktirme hacmi 103 milyon metreküp olacağı beklenen ve 450 milyon liraya mal olacağı açıklanan Çankırı’daki Devrez Kızlaryolu Barajı ortadan kayboldu. CHP milletvekilleri bölgede yaptıkları incelemede barajı bulamazken, eski başkanın ve köylülerin de barajın akıbetini bilmedikleri ortaya çıktı.
Daha önce 06.12.2018 tarihli gazetelerde Konya Büyükşehir Belediyesi’nin "Beyşehir Akyokuş Yaya Köprüsü İnşaatı" işini 7 Milyon 765 bin TL bedelle ihale ettiğini, ancak Sayıştay’ın yaptığı incelemede ihale konusu işlerin yapılmadığını, yerinde yeller estiğini okumuştuk. Üst geçitlerin kaybolabileceğini kanıksamıştık. (!)
Yine 07.12.2018 tarihli gazetelerden Gümüşhane'nin Arslanca köyü Balahor Deresi üzerindeki, 300 yıllık tarihi Kınalı Kemer Köprü'sünün ortadan kaybolduğunu ibretle okuduk. Yerinde inceleme yapan uzmanlar, köprünün kaybolmasında insan faktörüne dikkat çekmişlerdi.
Haliyle ülkemizde köprülerin de çalınabileceğini kanıksamıştık. Üst geçitlerin ve köprülerin kaybolması artık ülkemizde olağan işler haline gelmişti.
Bu defa olay farklı dün (06.07.2020 tarihli) gazetelerin yazdığına bakılırsa Çankırı’daki Devrez Kızlaryolu Barajı ortadan kaybolmuş. Yanlış duymadınız 17.12.2017 yılında Sayın Veysel Eroğlu’nun törenle temelini attığı baraj ortada yok, işin garibi temel de ortada yok.
Peki, koskoca 103 milyon metreküp su hacimli baraj nereye gider? Ben bu barajın ülke içinde kaybolacağına ihtimal vermiyorum doğrusu. Olsa olsa böylesi büyük çaplı bir olayda "dış güçlerin parmağı" vardır.
Ahhh, Nasrettin Hoca yanlış zamanda yaşamış! "Kedi ciğeri yedi" fikrasını bilmeyenimiz yoktur. Canı ciğer yahnisi isteyen Hoca, eve iki okka ciğer alır. "Hanım akşama ciğer yahnisi yap ta yiyelim" der, işe gider. Hanım ciğeri pişirirken komşularla sohbete dalar. Ciğer tavada yanar. Hanım, Hocaya "Sohbete daldım ciğeri yaktım" diyemez. "Ciğeri kedi yemiş" der. Hoca kediyi tartar iki okka gelir. "Hanım ciğer iki okkaydı, bu ciğerse kedi nerede? Bu kediyse ciğer nerede?" diye gürler.
Dedik ya barajın kaybolması dış güçlerin işidir. 103 milyon metreküp hacimli su barajı nereye sığacak? Yesen yenmez. İçsen içilmez. Cebe, çantaya sığacak bir şey değil. Rahmetli hoca yaşasaydı şimdi şıp diye bulurdu barajı. Sanıyorum önce ülkelerin darasını alır, üzerine milyonlarca ton barajın ağırlığını ekleyince hangi ülkenin barajı iç ettiği pat diye ortaya çıkardı.
Yahu olur mu öyle şey dediğinizi duyar gibiyim. Neden olmasın? O günün teknolojisi ile göle yoğurt çalan Hoca için, ülkelerin darasını almak, üstelik bu günün teknolojisi ile çocuk oyuncağı. (!)
Ne yapalım her devirde Nasrettin Hocalar yaşamıyor. Fıkralardan mahrum kalıyoruz diyeceğim, olayların gelişimine bakınca zaten şaka gibi ülkeyiz. Gazetelere bakıyorum baraj kayboldu. Barajların kaybolmasını da kanıksayalım mı?