Bir grup anaokulu çocuğuna, kâğıt tutturmak için kullanılan ataçlardan birer tane veriliyor ve “bununla ne istiyorsanız yapın, tamamen serbestsiniz” deniyor. Çocuklar, ellerindeki tek bir kâğıt atacıyla tam ikiyüzden fazla farklı kullanım alanı buluyorlar.
Daha sonra aynı kâğıt ataçları üniversite öğrencilerinin önüne konuyor ve onlara da “bununla ne istiyorsanız yapın, tamamen serbestsiniz” deniyor. Sonuçta sadece iki farklı alternatif ortaya çıkıyor. Biri “dişlerimi karıştırırım”, diğeri de “birkaç kâğıdı bir arada tuttururum”, başka yok.
Peki ama anaokulu çocuklarının bulduğu diğer yüzdoksansekiz alternatif nereye gitti? Kim bu çocukların beyinlerinden hayallerini çalıp serbest düşünebilme yeteneklerini yok edip dar bir kanalın içine hapsetti?
İşte biz buna “T.C. Devleti’nin eğitim sistemi” adını veriyoruz. Yani, insanların serbestçe hayal kurup farklı şeyler üretebilmesini sağlayan beyinlerindeki o iletişim damarlarını bir bir köreltip, sadece bizim açık bıraktığımız düşünce yolları ile düşünebilmesine izin verdiğimiz eğitim sistemimiz. Bu konuda ne kadar başarılı olduğumuzu ise yukarıda verilen örnek çok güzel açıklıyor. Yoksa; “Hiçbir zaman, okulumun eğitim almamı engellemesine izin vermedim.” diyen Mark Twain haklı mı?
Bazı sosyal medya kuruluşlarının yoldan gelip geçenlere sorduğu sorular ve aldığı yanıtlarla ilgili videolara siz de rast gelmişsinizdir. Korkmayın canım, sorular öyle ahiret sorusu falan değil, hiç düşünmeden hepimizin bir çırpıda yanıtlayabileceği türden argo deyimle kek sorular. Birkaç tanesini yazayım da endişeye kapılmayın:
v Karadeniz Bölgesi’nden üç il ismi söyler misiniz?
v “Ali ata bak.” cümlesini ögelerine ayırır mısınız?
v İlk ve son peygamberler hangileridir?
v Kızılırmak, hangi denize dökülür?
v Kur’an-ı Kerim’in ilk emri nedir?
v Kıbrıs adası hangi denizdedir?
v Kur’an-ı Kerim’in en başında hangi sûre vardır?
v 10 sayısının iki katının yarısı kaçtır?
v Mısır piramitleri hangi ülkededir?
v İftar vakti ezan Erzurum’da mı yoksa İzmir’de mi önce okunur?
Gibi farklı alanlardan hazırlanmış, aslında çok kolay ama küçük de olsa bilgi kırıntısı olmadan doğrusu bilinemeyen sorular.
Şimdi de şu sorunun yanıtını bulalım: “Bu tür sorularla, bizim çocuklarımıza verdiğimiz eğitimin kalitesi hakkında doğru bilgiler edinebilir miyiz? Ya da bu tür sorular yerine şöyle sinüslü, kosinüslü, tanjantlı ve kotanjantlı sorular mı sormamız gerekiyordu? Laf aramızda, belki de bu tür soruları doğru yanıtlayanların sayısı ilkine göre çok daha fazla olurdu.
Erich Fromm, “Eğitim, bir çocuğa özel yeteneklerinin farkına varması için yardım etmektir. Eğitimin zıddı yönlendirmedir.” derken, bir ataçtan ikiyüz çeşit kullanım çıkaran çocuğu yıllarca eğitip yüzdoksansekiz alternatifi törpüleyerek bu sayıyı ikiye düşürme başarısı(!) gösterebilmeyi mi kastediyor? Yoksa; “Buyrukçuların çıkarları için eğitilen bir insan, köle olmayı isteyecek kadar aptaldır.” diyen Friedrich Nietzshe haklı mı?
Doğrusu kafam karıştı. Ben de boş oturmayıp; “Bir havuzu bir musluk 3 saatte dolduruyorsa, o sırada yoldan geçen otomobil saatte en fazla kaç km hızla gidebilir?” diye çok kolay bir soru hazırladım. Tam da bizim şu anda uygulanan eğitim sistemimize uygun bir soru oldu sanırım.
Tıpkı “Uyu uyu, yat uyu.” diyen ilkokuma fişlerimiz gibi değil mi? Eee, bize de uyumak düşüyor öyleyse. Haydi, hep birlikte uyuyalım bakalım.
Ama nereye kadar?
DÜŞÜNEN SÖZLER:
· Bir ulusu yıkmak için atom bombasına veya uzun menzilli füzeye gerek yoktur. Eğitimin kalitesini düşürmeniz yeterlidir. Einstein
· İnsanlar bilgisiz doğar, aptal değil; sadece eğitilerek aptal olurlar. B. Russell
· Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın, zira zaten size benzeyeceklerdir. Kendinizi terbiye edin yeter. İbn-i Haldun
· Dürüstlükten çok güvenceye, iş yapmaktan çok uydurmaya, yaratmaktan çok taklide önem veren pısırık bir kuşak yetiştiriyoruz. T. J. WATSON
· Eğitim cehaleti alır, eşeklik baki kalır. O. BÖLÜKBAŞI
· Çocuk büyütmekle çocuk eğitmek arasındaki farkı, o çocuk insan içine çıktığında anlarsın. Lâ Edri
· Bir insanı ahlaken eğitmeden, sadece zihnen eğitmek, topluma bir bela kazandırmaktır. Roosevelt