Algı; bazı bilgi kaynaklarına dayanarak diğer insanlar hakkında izlenimler, yargılar ve görüşler oluşturduğumuz sürecin adı oluyor. Özellikle siyasette sık başvurulan bir yöntem, algı yaratmak ve algıya oynamak. Psikoloji bilimi algıyı üç bölümde inceliyor. Duygusal, sezgisel ve zihinsel olarak.
Mevcut iktidarın seçim dönemlerinde bu yönteme başvurduğunun sayısız örneği var. Örneğin Karadeniz’de doğalgaz buluyor. Ortada ne gaz var, ne de gaz fiyatları ucuzluyor. Aslında ortada abarttıkları düzeyde bir doğalgaz da yok. Yine Gabar Dağlarında petrol buluyor. Ortada ne petrol var, ne de petrol fiyatları ucuzluyor.
Olmayan gazı bulmuş, petrolü çıkarmış gibi bir algı yaratılıyor. Tekelleştirilmiş basın yayın kurumları ile halk bu algıya inandırılıyor.
Halk askıda ekmeğe muhtaçken, yine halkın rızkından kesilip, uzaya 55 milyon dolar verilerek, bir astronota turistik gezi yaptırılıyor. Basın yayın bombardımanı ile sanırsın kendi uzay aracımızla “Ay’a sert iniş yaptık” uzayı feth ettik gibi bir algı yaratılıyor.
Yine gizli öznesi olan bir dış güçler algısı yaratılıyor. Daha doğrusu içerideki başarısızlık belirsiz dış güçler üzerine yıkılarak, işin içinden çıkılıyor. “Dış güçler bizi çekemiyor”
Peki. Kim bu dış güçler? Ortada bir isim yok, gizli özne. Laf olsun kolay gelsin. Hangi dış güç senin neyini kıskanıyor? Dünyanın en değeri düşük paranı mı kıskanıyor? Ülkendeki işsizliği, enflasyonu, halkın canına tak etmiş pahalılığı mı kıskanıyor? Neyini kıskanıyor? Hayali dış güç algısıyla “Bize sahip çıkın” algısı yaratılıyor.
Ekonomide de aynı algı oyunu oynanıyor ve ülke algı üzerine yönetiliyor. Dünya lideri diyor ki; “Hayat pahalılığı ve sabit gelirli insanlarımızın refah kaybı ile sınanıyoruz” Kim sınıyor? Yine belirsiz özne. İlk bakışta “Yüce Allah bizi sınıyor” demeye getiriyor. “Mukaderata karşı gelinmez kaderinize boyun bükün”.
Arkasından Diyanet’in fetvası geliyor: “Zamları Allah yaptırıyor”…Devamında da “Nas ortayken sana, bana ne oluyor?” durağına geliyoruz.
Ekonomi Nas’la yönetiliyor algısı yaratılır, ama şu an faiz dorukta iken kendine inananlar hala Nas’la ekonomi yürüyor sanır.
Ayasofya’yı cami yapacağız algısıyla Türkiye’yi İstanbul’a yığdılar. Taraftarlarının gazını aldıktan sonra, sessiz sedasız yavaşça tekrar müzeye döndürüverdiler. Üstelik te tarihi yapıya alüminyum kapı takarak. Ayasofya’da önce de isteyen namaz kılıyordu, şimdi de. Ne değişti? Sorsanız yandaşların yüzde doksanı Ayasofya’yı cami sanır. Yeşil yeşil dolarlara dayanamadılar. Yandaş haber kanalları neden Ayasofya’nın tekrar müzeye dönüştüğünü vermiyor. Kısacası her şey algıya dayalı. 20 yılı aşkın süredir ülkeyi böyle yönetiyorlar.
Algıyla gerçeği birbirinden ayırmak, düşle gerçeği birbirinden ayırmak gibidir. Bunun ayrımına vardığımızda ise sorun kalmayacak.