Geçtiğimiz pazartesi günü Akbelen köylülerinin iki yüz yıllık ağaçlarına sarılı çığlıkları ile uyandık.  Kömür sahası açmak için yüzlerce ağacın kesildiği, Akbelen ormanını konu alan haber, duyarlı her yurttaşımızı ayağa kaldırdı. Jandarma tehdidi ile ormanları ellerinden alınan köylüler, yaşlısı genci, çocukları her biri ağaçlarına sarılmış çığlık çığlığa bir dram yaşanıyor.

Köylüler vahşi kapitalizmin doymayan, acımayan, kâr hırsıyla yarınını ve gelecek kuşakları düşünmeyen yüzü ile karşı karşıya geldi. Ülkemizin, işçisi, emeklisi, memuru, köylüsü, yerli ve yabancı ortak ilişkisi olan bu vahşi şirketleri, bir türlü doyuramadı. Dünyayı götürseler doymuyorlar ve de doymayacaklar.

Konu neymiş? Gözü doymaz şirketler kömür havzaları açacaklar. Onun için orman ve atalarımızdan kalan yüzlerce yıllık ağaçlar kesilecek.

Kömür doğaya ne salar? CO2 (Karbon dioksit gazı), Peki, orman doğaya ne salar O (Oksijen), karbondioksit zehirdir canlıları öldürür.  Oksijen yaşamdır, almazsak yaşayamayız. Susuz da yaşayamayız. Suyun bileşeninde karbon dioksit yok. Oksijen var. Soru ve yanıt bu kadar basit ve yaşamsal.

Kapitalizm ve kapitalistler o kadar kötüsünüz ki, gücünüzü de sizin kadar kötü olan, mevcut rejiminizden alıyorsunuz. En azından uygar gelişmiş kapitalist ülkelere bakın. Hiç olmazsa oralarda insanların yaşam alanlarına bu boyutta saldırmıyorlar. Hukukun üstünlüğü denen bir düzeni var. Bizim de anayasamızda var, fakat siz anayasayı tanımıyorsunuz ki. Canlı hakkı kutsal haktır ve ağaçlar canlıdır.

O kadar vahşi ve kötüsünüz ki; kendi öz evlatlarınızın, torunlarınızın geleceklerini dahi düşünmüyorsunuz. Bugünün kâr hırsı gözünüzü öyle karartmış ki, yarınlarınızı düşünmüyorsunuz. Yarınını düşünmeyen, büyük insanlığın yaşamsal değerlerini düşünür mü?

Hani “Yaş kesen baş keserdi”… Baş kestiğinizin farkındasınız. Hani Fatih’in torunlarıydınız? Fatih’in “Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim” sözünü bilmemiş olamazsınız, fakat işinize gelen yere fırıldak gibi dönüyorsunuz. Bir örnek daha vereyim, bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve Yalova’daki Yürüyen Palmiye Köşkü. Ağacı kesmemek için köşkü birkaç metre öteye yürütmüştür. Çevre bilinci ve ağacın önemi için yeter mi?

Yetmez biliyorum, para gözünüzü öyle karartmış ki, çünkü vicdanınız kara.

Ülkenin dört bir yanında orman yangınları yetmiyormuş, az gelmiş gibi, bir de ağaçları kesiyorsunuz. CO2’yi, (O) Oksijene değişiyorsunuz. Umurunuzda değil, küresel ısınma, eko sistem, yaşam hakkı, büyük insanlık.

Bir atasözümüz var; “Köy yanarken o….. saçlarını tararmış” İyi tarasın (!) gümüş veya altın taraklarıyla.

Bu devran hep böyle gitmez.

Akbelen direnişi ormanı korumanın ötesindedir. Yarınlarımızın, geleceğimizin, büyük insanlık davasının yanında yaşam hakkını savunmaktır.  Bu bağlamda Akbelen’den elinizi çekin. Zira Akbelen vatandır. Vatan Türkiye’dir. Türkiye’ye, ağaçlarına, yaşam hakkına kıymayın.