BALKAN TÜRKLERİ NE ÂLEMDE?
Bendeniz burada onların acılarını tarihçe olarak yazıp anlatsam ciltler dolusu yazmam lazım. Piyasada yüzlerle kitap var. Sizler ren ricam lütfen, Hıristiyan Dünyasının Avrupa ve Amerika) hainane karar ve kanunlarına kanıp aleyhimize propagandalara bakıp aldanmayın. Sakın ola ki Diaspora şarlatanlarının vaveylasına inanmayın. Tarihimizle yüzleşelim, bize yalan yanlış tarih öğrettiler diyen çeyrek akıllılara asla kanmayın. Bizim tarihçilerimiz yüz yıldır yazıyor ve doğru yazıyor. Yukarıda adını andığım kitabımda birçok Ermeni yazar ve fikir adamından alıntılar yaptım. Ermeni vatandaşlarımız bile “Ermenilere soykırım yapıldı” demek Türk Milletine ve bu vatana ihanettir diyor.
Lafı uzatmadan Ege Bölgesi halkımızın yaşadığı sürgüne dair bir şiiri sunayım. Lütfen şu bilgiyi de hafızanıza nakşediniz; Balkanlardan kaçıp gelen o sürgün yemiş muhacir kardeşlerimiz, Anadolu’ya vasıl olunca rahata erdi sanmayın. Yunan işgali ile ikinci bir sürgün ve vahşet yaşadılar. Kafkaslardan kaçıp gelen Türkler de Doğu Anadolu’da rahata erdi sanmayın. Bu defa Anadolu’da Ermeni çetecilerden ve Ruslar ile işbirliği yapan Ermenilerden aynı vahşeti gördüler. Çoğu tekrar ikinci kez İç Anadolu’ya göç ettiler. Bu acıları bilmeyen ÇEYREK AKILLI KÖŞE YAZARI bazı zevat utanmadan, arlanmadan Ermenilerden özür dileme saflığı ve gafleti içinde. Çok yazık! Çok yazık! Çok yazık!
*
Bir de şu şiire kulak verelim:
Anne deniz nerede, yalımız nerde?
Hani, gideceğiz yakında derdin
Beni uyuturdun, dizinde anne.
Geçende ablam da öyle diyordu
Bu bahar İzmir’e girmezse ordu
Kanmam sözünüze, sizinde anne
Yeşil bir bahara büründü dağlar
Bülbüllü bahçeler, üzümlü bağlar
Kimlerin işine yarıyor anne?
O bağlar nerede bağçeler nerde
Her akşam güneşin battığı yerde
Gözlerim İzmir’i arıyor anne.
Şimdi bir kuş olsam kanadım olsa
İzmir’e giden yol, eğer bu yolsa
Bir başıma bile giderim anne!
Bir çetin bilmece sorsam paşadan
Söylemem memleket bağışlamadan
Mutlaka İzmir’i isterim anne
Kemalettin Kamu
*
Bizler bayram ve kutlama çocukları olarak yetiştirildik. Hep kahramanlıklarımızı duyduk, dinledik, kutladık
Neden?
Çünkü bu millet çok acılar çekti, çok ağladı, çok aç kaldı, çok açıkta kaldı, otla beslendi. Et bulamadı, ot bulamadı, süt bulamadı. Gencecik anaların sütü kesildi. Bebecikleri gözlerinin önünde eriyip gitti. Cepheye giden, babası dönmedi, ağası dönmedi, kocası dönmedi.
Cumhuriyeti kuran büyüklerimiz, “Bu millet çok acılar çekti. Damarlarında kalan bir damla kanı da vatanına harcadı. Kazandığı zafer öyle sıradan bir askerî zafer değildir, kutsal bir zaferdir dedi. Onun için;
“BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİR.” dedi.
Onun için,
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” dedi.
*
Artık savaşmasın, teknolojik gelişmelerden yararlansın, ekonomimizi toparlayalım bu millet geçim sıkıntısı çekmesin dedi. Ne çektiyse bu millet cehaletten çekti dedi ve her yere okullar açtı. Okulu köylere kadar götürdü. 10 milyon insan ve 10 milyon km_ toprak kaybetti ama kimse kinlenmedi. İntikam demedi. Hatta dün bize cephede kurşun sıkan düşman askeri için; hiçbir dünya liderinin ve hiçbir ordu komutanının diyemeyeceği bir yüce söz söyledi:
“Onlar bizim evlatlarımızdır. Biz onları bağrımıza gömdük. Onlar artık bize emanettir- Mustafa Kemâl Atatürk-” diyebilme erdemini , yüceliğini gösterdi.
Artık Türk Halkı da dünya halkları da rahat ve huzur içinde yaşasın diye, tüm dünyaya insanca bir çağrı yaptı. “Yurtta sulh cihanda sulh”
*
Ancak 200 yıldır Türk kanına doymayan hain Rusya dâhil tüm Avrupa ne yazık ki kin ve intikamdan vazgeçmedi. Biz hainlerin ihanetini; zalimlerin soykırımını anmadık. Ama onlar yalan, dolan, hile ve bin bir desise ile bu mazlum ve masum millete; dünya kamuoyunda manevî linç ve manevî soykırım yapmaya devam ediyor.
*
BU MEYANDA NELER YAPILMALI?
Asıl meselemiz bundan sonra budur. Buna dair 14- 15- Kasım 2014 günü üniversitemizin (Hitit Üniversitesinin) ve bizatihi Sayın Rektörümüzün üstün gayreti ile yapılan “Ahıska Türklerinin 70 sürgün yılı münasebetiyle yaptığı sempozyum bir tarih olmuştur. Rusya’dan, Kırgızistan’dan, Özbekistan’dan,Azerbaycan’dan ve Fransa’dan kan kardeşlerimiz gelmiştir. Emeği geçen herkesi bin kere tebrik ediyorum.
Bu hareket asla burada kalmamalı, bunun devamı olan icabatı mutlaka yapılmalıyız. Neler yapılabilir bunu da yarı bir platformda konuşmaya ve yazmaya hazırım. Sempozyumda tanıştığım Çorumlu gençlerden hemen dernekleşmelerini bekliyoruz. İlk üye benim.