“Hangi partiyi anlamak zor?” diye bir soru atılsa orta yere, tereddütsüz CHP derim…
CHP’ye öyle peşin hükümle bakan biri değilim…
Her zaman değil bazen, özellikle son yıllarda ise defalarca oy verdiğim CHP yöneticilerine -İsmet Paşam hariç- devamlı kuşku ile yaklaşmışımdır.
Verdiğim oylar içime sinmese de AKP iktidardan gitsin diye böyle kararları içime sindirmişimdir.
Her seferinde insan yanılır mı?
Yanılırmış…
“Eeee son yerel seçimlerde yanılmadın galiba?” diyenlere yanıtım net:
“Yerel seçimler iktidar değiştirmez. Sen TBMM’deki sayıya bak”
Bu açıdan Genel Başkan Bay Özel’e dönüp: “Sık sık TC’nin birinci partisiyim diyorsun. O zaman neden erken seçim çoğunluğun yok” derim.
CHP genel seçimler için neden umut yaratamıyor?.
Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde Bay Kemal’in oturduğu masanın bir bacağı kırılmasaydı, belki mutlu sona ulaşılırdı ama o şans dahi kullanılamadı…
Bay Kemal’in seçim öncesi kimlere, ne türlü vaatler yapmışsa ve bunların ortaya çıkması da caba…
Önümüzde en az dört yıl sonra genel seçimler olacak.
CHP “yeni umutlar” yaratmak yerine, yeni bir cumhurbaşkanı adayı ile sahalara indi bile.
“AKP’nin adayı belli” deniyor.
Nerden belli ve bu papatya falını kim açıyor, nasıl açıyor?
Saray’dan “tık” yok…
Sayın Erdoğan’ın gelecek planını bilen, okuyan veya tahmin eden biri var mı?
Yok…
Erdoğan üçüncü kez seçilmek için kurduğu oyundan vazgeçerse ne olacak?
Seçimler zamanında yapılmak zorunda değil mi?
Kaç yıl var?
Tam olmasa da dört yıl…
Ya Erdoğan , seçimlerden önce yasaların verdiği süreyi kullanıp son anda çok güvendiği bir ismi ortaya atıp “İşte adayım budur” diye açıklarsa ne olur?
Ya da, planını buna göre kurmuşsa…
İşte o zaman dünyanın en popüler insanını, siyasetçisini, belediye başkanını, her kimi aday gösterirseniz gösterin CHP’li birinin kazanma şansı sıfır olur.
İmamoğlu da bu süre içinde yıpratıldıkça yıpratılır…
Dahası, sayın Erdoğan 4 yıl içinde CHP’nin en güvendiği adayı İmamoğlu’nu “paçavraya” çevirir…
Söylenmedi denmesin.
“Aha da buraya yazıyorum”…
(Devam edecek)