Ülkemizdeki bağımsız (olması gereken) yargı sisteminde son günlerde verilen kararlar ve açılan soruşturmalar herkesin beyninde bazı soru işaretlerinin iyice artmasına neden oldu.

İnsanlarda yargıya duyulan güvende bir süredir var olan ve gittikçe artan “acabalar” bu kararlarla birdenbire tavan yaptı. Son yıllarda yapılan mesleklere göre güven endekslerinde 1. Bilim insanları(%70), 2. Doktorlar(%63), 3. Öğretmenler(%59), 4. Polis(%39), 5. Asker(%35)den sonra, yargıçların 6. sıraya(%32) gerilemesi de bir bakıma bu şüpheleri haklı çıkarır nitelikte. Yani, toplumdaki her 3 kişiden 2’si ne yazık ki yargıçlarımızın tarafsızlığına güvenmiyor.

Türkiye’de yargıçlar genel bütçeden maaş alan devlet memuru sınıfındadır. Ancak, görevlerinde tarafsız olmaları ve kararlarını verirken hiçbir baskı altında kalmamaları için kendilerine bazı ayrıcalıklar tanınmıştır ki bu da gayet doğaldır. Örneğin, verdikleri kararlar nedeniyle kendileri hakkında tazminat davası açılamaz. Atanma ve yer değiştirme ile ilgili kurallar da diğer memurlardan farklıdır.

Yargıçlarımız, mahkeme salonuna cübbe denilen bir giysiyle gelirler. Bu giyside düğme ve cep bulunmaz. Düğme olmamasının nedeni, hiç kimsenin karşısında önlerini ilikleme zorunluluğu olmamasını, cep olmaması ise rüşvet almamalarını simgeler. Yani verilen mesaj hem bağımsız, hem de dürüst olmalarıdır.

Burada akla “Bu tür simgelere neden gerek duyuldu?” diye bir soru gelebilir. Bunun yanıtını “güven duygusu” olarak açıklayabiliriz. Yani yargıçlarımızın aldıkları kararlarda hiçbir etki altında kalmadan tarafsız olacaklarına toplumun tüm kesimlerinin güven duyması gerektiği vurgulanmış.

Tam da burada akla şöyle bir soru geliyor: Mahkemede görev yapan yargıcına herkesin güvenmesini isteyen devlet, acaba kendisi de aynı güveni duyuyor mu? Ya da şöyle soralım: Devleti yöneten hükümetler, yargıçların mahkemede tarafsız karar vermelerini gerçekten istiyor mu? İşin püf noktası tam da burası. Son günlerdeki mahkeme kararları ve soruşturmalar bu soruya “evet” diyebilmenin çok zor olduğunu gösteriyor. Karar aşamasındaki davalarda görülen yargıç atamaları ve değişiklikleri toplumda böyle bir şüphenin uyanmasına neden oldu.

Dünyanın bazı ülkelerinde yargıçların her türlü dış etkiden korunmaları anlamında devletler değişik uygulamalar yapar. Örneğin İngiltere’de yargıçlar maaş almazlar. Onun yerine serbestçe kullanabildikleri sınırsız çek defterleri vardır. İngiliz devleti bunu yargıçlarına duyduğu güveni göstermek için yapar.

Hatta bu konuda yaşanmış bir olay da anlatılır. Bir gün yargıçlardan biri bankaya giderek 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söyleyince ortalık birbirine girer. Banka yöneticileri onay almadan bu kadar parayı veremeyeceklerini söyleyip hemen İçişleri Bakanlığına, Adalet Bakanlığına ve Başbakanlığa telefon ederler. Ancak aradıkları her yerden gelen aynı yanıtı alırlar. “DERHAL Ödeyin”! Bankada o kadar para hazırda olmayınca, yargıca ertesi gün gelmesi rica edilir ve geldiğinde bavul içinde hazırlanmış olarak kendisine verilir. Ancak aradan birkaç gün geçtikten sonra aynı yargıç gelerek paranın tamamını iade etmek istediğini söyleyince, banka yönetimi şaşkınlıkla yeniden Adalet Bakanlığına durumu iletir. Bakanlık müfettişleri hemen bankaya gelip de yargıca bu hareketinin nedenini sorduklarında, yargıcın yanıtı şu olur: “Devletimin bana gerçekten güven duyup duymadığını sınamak istedim.”

Ne diyelim, darısı başımıza…

DÜŞÜNEN SÖZLER:

Adalet bir kutup yıldızı gibi yerinde durur. Geri kalan her şey onun etrafında döner. KONFÜÇYÜS

Bir günlük adalet, 60 yıllık ibadetten faziletlidir. HZ. MUHAMMED

Suçlunun beraat ettiği yerde yargıç hüküm giyer. Anonim

Adalet güzeldir. Fakat devlet büyüklerinde olsa daha güzeldir. HADİS-İ ŞERİF

Adalete hükmeden tilki olduğunda, tavuklar daima suçlu bulunacaktır. CAT FARMER

Adaletsizliklerin en büyüğü adil olmayıp adil gibi görünmektir. PLATON

Bir ülkede, kendini yargılayacak hâkimi tayin eden yönetici varsa orada yargı ve adalet yoktur. DR. ALİ ÇINAR

Aklı öldürürsen, ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür. F. S. MEHMET

Toplumda en büyük güveni, her şeyin sonunda adil bir mahkemenin bulunabileceği inancı sağlar. Anonim