Şimdi aklı başında herkes şu değerlendirmeyi yapıyor:
Türkiye bir büyük badire atlattı. Ama, birlik-beraberlik içinde demokrasiye sahip çıkma olgunluğunu göstererek, büyük bir şans kapısını da ardına kadar açtı.
Bu anlayış birliğinden ve akıl çizgisinden ayrılmadan, açılan demokrasi yolundan beraberce ilerlemeye devam edilebilirse, Türkiye, sosyal barışıyla, ekonomisiyle, teröre karşı topyekûn karşı duruşuyla önündeki tüm güçlükleri aşar, karanlıkları yırtar atar. Pırıl pırıl, aydınlık ve umut dolu bir geleceğe pencere açar.
*
Biz yıllardır, Çorum için, insanlık tarihinin ilk yazılı barış antlaşması Kadeş’e önemle vurgu yapıp duruyoruz. Çorum’a “Barış Kenti” unvanını kazandırmamız gerektiğini savunuyoruz.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Barış Çalıştayı” projesini himayesine alması da, bizim bu hayalimizin en yüksek zirvede kabul görmesi ve sahiplenilmesi anlamına geldi.
*
Demokrasimize yönelen alçak darbe girişimini savuşturduktan sonra, halkımız doğal olarak sokaklara döküldü; kutlamalar yapılıyor, “demokrasi nöbeti” tutuluyor. Bu coşkuya, CHP İl Başkanı Hasan Suvacı bizzat katıldı; sosyal demokratlar aynı duyguları paylaşıyorlar.
Ülkenin nasıl bir uçurumun eşiğinden döndüğünün herkes farkında.
Yalnız, bu kutlamalar ve gösteriler, provokasyona da son derece açık.
Örneğin, Cengiztopel ve Bahabey caddelerinde sabahlara kadar düzenlenen konvoyların yarattığı riski, ilimizi yönetenlere, siyasilerimize bizzat ilettik. Ve şükür ki, gereken önlemler alındı.
Aynı şekilde, aşırı hareketlerin ve taşkınlıkların, provoke edilmeye ve Çorum’u karıştırmaya elverişli bir ortam yarattığı gerçeğini hiç gözden uzak tutmamak gerekiyor.
Onun için, herkese soğukkanlılık tavsiye ediyoruz.
*
Demokrasiyi ortadan kaldıracak darbeye hep birlikte karşı durduk.
Bu duruşumuzu, kardeşlik duyguları içinde sürdürmek zorundayız.
Barış ve huzur kenti Çorum için…
Büyük Çorum için…
Ülkemizin birlik ve bütünlüğüne, demokrasisine Çorum’dan verebileceğimiz katkı için…