11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dediği gibi, Cumhuriyet Tarihimizin en zor günlerinden geçiyor, en zor günlerini yaşıyoruz.
Özellikle son 13 yıldır, olabilecek en kötü yöneticiler tarafından, en kötü biçimde yönetiliyor ve yönlendiriliyoruz.
Bu topraklar, bu ülke, hiçbir dönemde, (hem de bizzat kendi yöneticileri tarafından) bu denli kutuplara ayrılıp, bölünüp, parçalanmadı.
Birbirimize iğrenerek, tiksinerek bakan insanlar, gruplar haline getirildik.
Ülke geleceğimiz, pamuk ipliğine bağlı.
Yönetenlerin(!) her alanda, her konuda verdikleri tahribat, inanılmaz ve onarılmaz boyutlarda.
İç politikamız, dış politikamız, ekonomimiz, çevre politikamız, adalet sistemimiz, eğitim sistemimiz, her şeyimiz ama her şeyimiz lime lime dökülüyor.
Hal böyleyken; “hepimiz aynı gemideyiz” mantığından hareketle; “olsun” diyoruz; “Bugünler de geçer… Ülke hepimizin… Bizi bu durumlara düşürenlerin sevapları(!) kadar günahları da bizim… Demokrasinin cilveleri bunlar… Sabır… Ya sabır…” deyip, susup, oturuyoruz.
Biçimsel de olsa sevgi, saygı ve bağlılıkta kusur etmemeye çalışıyoruz.
Ancak bütün bunlara karşın, lüks içinde yüzen bu tahribatların müsebbipleri; yoktan var edilen bir ülkenin kurucularına ve yöneticilerine çamur atmaktan, hakaret etmekten geri durmuyor.
Öyle asılsız, öyle mesnetsiz şeyler söyleniyor, öyle şeyler dillendiriliyor ki; şaşıp kalıyoruz.
“Bir söylenene bakıyoruz, laf mı diye, bir de söyleyene bakıyoruz adam mı…” deyip, geçemiyoruz artık.
“İki ayyaş…” deyip, başlıyorlar hakarete…
Kanımıza dokunuyor.
Üzülüyor, kahroluyoruz.
Şimdi de engin tarihi ve kültürel bilgiye(!) sahip bir hatun kişi aldı sazı eline; “90 yıllık enkaz…” edebiyatına başladı.
Ayıptır be kardeşim.
Yazıktır.
Günahtır.
Cehaletinizle, bitmek bilmeyen kininizle, gizli ajandalarınızla kabul ettik sizleri ama bu kadarı da fazla.
… …
Bakın size kanıtlı, örnekli bir şey anlatayım.
Hani şu Brezilya var ya şu Brezilya…
O Brezilya’nın ulusal marşı, necedir biliyor musunuz?
!!??...
Portekizce…
Ya Belçika’nın ulusal marşı?
!!??..
Fransızca…
Ya Kostarika’nın?
!!??...
İspanyolca…
Dahası da var da uzatmayım lafı.
Peki, niye böyledir, niye bu durumdadır bunlar, onu biliyor musunuz?
!!??...
Bilmiyorsunuz, nereden bileceksiniz.
Ben söyleyeyim…
Çünkü zamanında, onların ebelerini düşman işgalinden kurtaran bir ATATÜRK’leri olmadığı için bu durumdalar.
İşte siz, ebelerinizi düşmandan kurtarıp, babalarınızın kim olduğunu bilmenizi sağlayan büyük deha ve arkadaşları sayesinde, zevk-i sefanızı sürüyor, attı mı mangalda kül bırakmıyorsunuz.
… …
İnsanları kandırmak, kafalarını karıştırmak için söylediğiniz yalanlar yetti gari.
Siz enkaz, menkaz devir almadınız kardeşim; siz kurtarılmış, çağdaşlık yolunda mesafe kat etmiş, malı mülkü, işletme tesisleri olan bir ülkenin üzerine lök gibi çöktünüz.
Ve…
Ve ülkenin kazanılmış değerlerini sata sata, bölüşe, paylaşa bu günlere geldiniz.
Ayıptır, yazıktır ve günahtır yahu.
Vefasızlık, kin, nefret, intikam tamam da; her şeyin bir sınırı, bir ölçüsü var.
Biraz ağzınızdan çıkan sözlere dikkat edin.