“Kaç yılında yapılmış Büyükbaba?” diye sordu Emre.

“Gelin,” dedi. “İzleyin beni.”

Zafer Bey onları yapının ön sol köşesine götürdü. Yerden bir buçuk metre kadar yükseklikte, batıya bakan köşe bağlantı taşındaki yazıya dikkatlerini çekti. Yazı, çekiçle kazınmıştı taşın yüzüne.

“Okuyabiliyor musunuz?” diye sordu Zafer Bey.

Çocuklar zorlandılar ama Büyükbaba’larının yardımıyla okumayı başardılar.

İki buçuk metre yükseklikte “Kuduzlarlı Muharrem”, onun altında ise, “Üçköylü Yunus, 1934,” yazıları kabartma olarak yazılmıştı.

“Taşın üstündeki tarih 1934’ü gösterdiğine göre yapılalı, 69 yıl olmuş,” dedi Cemre.

“Gelin,” dedi Zafer Bey. “Öbür köşeye de bakalım.”

Yürüdüler. Yapının sağ köşesinde de biri bir buçuk, diğeri iki metre yükseklikte köşe bağlantı taşının üzerinde iki yazı göze çarpıyordu yine. Her iki yazı da çekiçle kabartma olarak işlenmişti taşa. Güneye bakan köşe bağlantı taşında, “Çıkrıklı Ali oğlu Arif”; alttaki taşın üzerinde ise, “Kuduzlarlı Alirıza” diye yazıyordu. Yerden iki buçuk metre yükseklikteki doğuya bakan köşe taşına ise “Üçköylü Yunus” adı ve 1934 terihi işlenmişti.

Zafer Bey:

“Çıkrıklı Ali oğlu Arif, benim annemin babasıydı,” dedi. “Yani dedemdi,”

“Yaa!” dedi Emre. “Çok ilginç. Onun adı da Arif’miş. Bizim de büyük dedemiz oluyor demek ki.”

“Doğru dersin.”

“Vay be!” dedi Özgün. “Bu yapıda büyük dedemizin de emeği var demek?”

“Sen biliyor musun dedeni Büyükbaba?” dedi Cemre.

“Evet,” dedi Zafer Bey. “1961 yılının 1 Kasım günü Sungurlu ilçemizin bir köyünde öğretmenliğe başlayıştım. Ben görev için köyden ayrılırken dedem hastaydı zatan. Beş gün sonra, 6 Kasım 1961 günü vefat etmiş.

“Allah rahmet eylesin” dedi çocuklar.

“Sağ olun çocuklar,” dedi.

“Öleli kırk iki yıl olmuş,” dedi Emre.

Zafer Bey:

“O dedem ki Balkan Savaşı’na katılmış; ardından da Seferberlik başlayınca yeniden askere alınmış. Sarıkamış Cephesinde Ruslara tutsak düşmüş. Başta kar, fırtına, soğuk olmak üzere tifüs hastalığıyla cebelleşmiş uzun zaman. Soğukta donarak ve tifüs hastalığından ölen binlerce Mehmetçiğin canlı tanığıydı o. Sibirya’ya kadar sürgüne götürülmüş trenle. Yıllar sürmüş sürgünlüğü. Çarlık Rusya’sının yıkılışından sonra da sağ kalanlar serbest bırakılmış. Anayurda geldiklerinden bir süre sonra Mustafa Kemal Samsun’a çıkacak ve “Yedi Düvel”e karşı “Kurtuluş Savaşı” başlatılacaktır. Dedem; Yemen, Çanakkale, Sarıkamış Cephelerinden ve Kurtuluş Savaşından sağ dönen birkaç savaş gazisinden birisiydi köyümüzde.”

“Vay be ne sıkıntılar çekmiş, ne zorluklar yaşamışlar dedelerimiz!” dedi Özgün.

“Evet, yavrum bu ülke düşman işgalinden öyle kolay kurtulup; Cumhuriyetimiz de kolay kurulmadı. Bu vatan için çok ağır bedeller ödedi atalarımız. Kimisi canını verdi savaşta, kimisi de ağır yaralanıp sakat kaldılar bu ülke için. Biz bugün bu topraklar üzerinde özgür ve bağımsız olarak huzur içinde yaşıyorsak bunu başta Atatürk’ümüz olmak üzere, atalarımıza borçluyuz.”

“Bizim dedelerimizden de şehit olan var mı Büyükbaba?” Diye sordu Cemre.

Derin bir iç geçirdi zafer Bey. Sonra uzaklara daldı gözleri. Ardından çocuklara dönerek:

Babamın babası Süleyman dedem 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı başlayınca 20 yaşındayken Arif dedemle birlikte askere alınmış. Ruslara karşı savaşmışlar. Süleyman dedem Sarıkamış’ta şehit düşerken; Arif dedem de Ruslar’a tutsak düşmüş. Trenle Sibirya’ya götürüldüğünü, barış sonrası tutsakların karşılıklı serbest bırakılması sonrasında ülkesine döndüğünü söylemiştim zaten”

Çocuklar ilgiyle ve hüzünlü bir tavırla dinliyorlardı Büyükbaba’larını.

“Ne acı birşey!” dedi Cemre. “Yeri cennet olsun.”

“Yeri cennet olsun “ dedi diğerleri de.

Emre:

“Büyükbaba babanız, yani Arif dedem kaç yaşındaymış Süleyman dedemiz askere giderken?”

“Beşikteymiş. Henüz yaşında bile değilmiş. Hiç görmediği şehit babası aklına gelince, 70 yaşındayken bile gözleri dolu dolu olurdu babamın. “Bir fotoğrafı bile yok. Ben babama benziyor muyum acaba?” diye sorardı kendi kendine.”

“Benziyormuştur mutlaka” dedi Özgün.

çocuklar” dedi Zafer Bey. Kapatalım bu konuyu. İlerde gerekirse bu konuda daha da ayrıntılı bilgiler verebilirim sizlere.

(SÜRECEK)