CHP’nin eline tarihsel bir fırsat geçmiştir. CHP birinci partidir. AKP ana muhalefet partisidir. Bunun en kayda değer yanı ise AKP gibi haksızlığı, hukuksuzluğu, ekonomik sömürüyü ilke edinmiş. Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre “Laikliğe karşı eylemlerin odağı” olmuş bir partinin iktidarda olduğu dönemde birinci parti olması, hem anlamlı, hem de çok kıymetlidir.
AKP yaşadığı seçim yenilgisinin şaşkınlığı içinde. Halk ekonomik sömürü düzenine “hayır” dedi. Demokrasinin, laikliğin, insan haklarının, hukuk devletinin ortadan kaldırılmasına “hayır” dedi. Halk adam kayırmalara, ayrımcılık yapılmasına, insanların çeşitli nedenlerle birbirine düşürülmesine, cumhuriyetin erozyona uğratılmasına “hayır” dedi.
Türkiye’de iki yüzyılı aşkın bir demokratikleşme geleneği var. O gelenek Jön Türkler’i doğurmuş, o gelenek bağrından Mustafa Kemal’i çıkarmış. Cumhuriyet devriminin hamurunda, mayasında bu gelenek vardır. Gerek İslam Dünyasında, gerek Türk dünyasında en ileri, en demokratik anayasa, 1961 anayasası ile taçlandırmıştır. Hatta bu anayasanın çoğu Avrupa ülkelerinden bile ileri ve demokratik yanları vardır.
Örneğin Cumhuriyetin kuruluşunun hemen arkasından kadın hakları konusunda, çoğu Avrupa ülkelerinin ilerisindeydik.
Şimdi AKP iktidarı ve yandaş basın kalemşorları bu gerçeği göremiyor. Ya da gerçeği çarpıtıyorlar. İktidarlarının çöküşünü başka yerlerde arayarak topu taca atıyorlar. Diğer yandan gümbür gümbür gelen bir CHP iktidarının ayak seslerini duymamak için, karanlıkta mezarlığın yanından geçerken türkü söylüyorlar.
Ülkenin bu hale gelmesinden tek adam sorumludur. AKP genel başkanıdır. “Bu ekonominin sorumlusu benim ben…Ben Nas’a bakarım…Faiz sebep enflasyon sonuç” diyen de AKP genel başkanıdır.
AKP kitleleri kandırmıştır. Öyle kandırdı ki, aydın geçinen “yetmez ama evet” diyen sazanlar bile atladı, bu yalanlara. Ne yazık ki kitlelerin bunu anlaması tam 22 yıla mal oldu. Pekçok tahribata neden oldu. Başlangıçta “Avrupa Birliğine gireceğim, Avrupa değerlerine sahip çıkacağım” derken, sonra rotayı Ortadoğu’ya çevirdi. Hatta BOP Eş Başkanı oldu. Yine İstanbul Sözleşmesini imzalayan da, kaldıran da bu iktidardır.
Eğer bir erken seçim olmazsa halk bu ıstırabı 4 yıl daha çekecektir. Muhalefete düşmüş bir partinin iktidarı ile.
Devleti ve cumhuriyeti kuran parti, tarih boyunca 1977 ve 2024 olmak üzere ikinci defa birinci parti oldu. Belediyelerde gösterecekleri olağanüstü başarılarla cumhuriyeti kurtarıp, ekonomiyi ilk genel seçimlerde iktidar olarak düzeltebilirler. Bu yol belediyelerde gösterilecek başarılardan geçiyor.
Örnek olmak, adil olmak, yaratıcı olmak zorundalar. AKP Belediyelerinden farkını ortaya koymak zorundalar. Bunun örnekleri var, tüm olanaksızlıklara karşın; İstanbul, Ankara, Eskişehir Belediyeleri gibi…
AKP’li belediyelerde sıradanlaşan adam kayırmalar CHP Belediyelerinde devam ederse farkı ne olacak? Dün bir, bugün iki, bazı CHP’li belediyelerde de üst düzey akraba atamaları görüyoruz. Eskişehir Odun Pazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un kızı Tutku Kurt Bayyurt, Çankaya Belediyesine, Başkan Yardımcısı atandı. Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel’in eşi Elif Duygu Adıgüzel, Çekmeköy Belediye Başkan Yardımcısı olarak atandı. Muğla Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal, ortağı Merve Fidan Barut’u başkan yardımcılığına getirdi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay CHP’de hatırlı birinin yeğeni Nermin Özgül’ü üst düzey göreve getirdi.
CHP eş dost akraba kayırmacılığı ile AKP’den farklı olamaz. Eline geçen tarihi fırsatı da kurda kuşa yem eder. Farklı ve adil değilseniz tarihi fırsatı değerlendiremezsiniz. CHP tabanının AKP tabanı olmadığı unutulmamalıdır.