Hayatta başarılar ya soylu bir tavırla kazanılır, ya da üstün bir yetenekle.

Sokrates ile Aristo'nun hayatı bu ayrıma muhteşem bir örnektir.

Sokrates hayatı boyunca, kendini yorup bir kitap yazmadı. Aristo irili ufaklı 400'e yakın kitap yazdı. Sokrates, sadece sokaklarda insanlarla sohbet etti. Aristo binlerce örnek inceleyip sistematik teoriler üretti.

Peki nasıl oldu da ikisi birden benzer derecede önemsendi?

Sokrates'in hikâyesini bilirsiniz. İdama mahkûm edildiğinde, onu test etmek için kapısı bilerek açılmıştı. O ise kaçmak yerine kalıp fikirleri uğruna ölmeyi tercih etti. Bu tavır hem felsefe tarihini hem de onun talihini köklü bir şekilde değiştirdi.

Sokrates tercihiyle, çağları aşan bir dersi, tek bir hareketle verdi.

Kendini yakarak dünyayı aydınlattı!

Sokrates'in kendi ağzından kalan cümle sayısı 10'u geçmez ama onun bu asil tavrını bilmeyen kişiye "eğitimli" denmez.

Aristo ise çocukluğundan itibaren Büyük İskender'in hocalığını yaptı. İskender büyüyünce, büyük doğu seferine başladı. Bu sırada Yunanistan'ı da işgal etti. İskender Doğu seferine devam ederken, Makedon sarayındaki görevi biten Aristo da Yunanistan'a döndü. Kendisine bir okul kurdu.

Bir kaç yıl sonra İskender öldü. Yunanlılar, Makedonlara isyan edip bağımsızlarını tekrar kazandılar. Eskiden "Akıl hocalığı" yaptı diye aynı Sokrates'e yaptıkları gibi, Aristo'yu da ölüme mahkûm ettiler.

Antik yunan geleneğinde, büyük bir adam ölüme mahkûm edilirse, bir gece önce kapısı açık bırakılarak, ona kaçma fırsatı veriliyordu. Bu sinsi bir onur sınavıydı. Kaçıp sürgünde ve onursuzca yaşamayı mı seçeceği yoksa kalıp fikirleri için ölümü göze mi alacağı test ediliyordu. Bu ölümcül bir karakter testiydi.

Sokrates ile aynı durumda kalan Aristo ne yaptı dersiniz?

Üstün bir zekâsı ama ortalama bir cesareti olan Aristo o gece evini terk etti. Parlak zekâsıyla onurunu koruyacak bir not bırakmayı da ihmal etmedi:

“Atina’ya, felsefeye karşı ikinci bir cinayet işleme fırsatı vermeyeceğim!”

Aristo sürgünde yaşlı, yoksul ve yalnız bir şekilde yaşadı. Kısa bir süre sonra da öldü.

Muhtemelen bu hikâyeyi bilmiyordunuz. Sokrates’in asil tavrı bilinir, Aristo’nun ise teknik fikirleri. İnsanlık tarihine ikisi de en güçlü noktasından iz bıraktı.

Her ikisi de karakterlerinin gereğini yaptı. Aristo zekiydi ama cesur değildi. Sokrates cesurdu ama Aristo kadar sistemli ve çalışkan değildi.

Biri teknik bilginin gücüyle, diğeri efsanevi bir tavırla tarihe geçti!

Siz aynı şekilde sınansaydınız hangisinin yolunu seçerdiniz?

Kalbiniz mi büyük, beyniniz mi?

(Kişisel gelişim uzmanı Mümin Sekman’ın “Başarı Bilgesi” adlı kitabından alıntıdır)

BAADDİN FIKRALARI

1-Bedene ait her şey bilim, ruha ait her şey sanattır.

2-Çocukların nasihatten çok iyi örnek olan anne ve babaya ihtiyaçları vardır.

3-Kadınlar hayattaki en mükemmel enstrümanlardır ama her erkek nota bilmez!

4-Yıllar sonra torunlar sıkılınca gelip, “Hadi bi daha anlatsana dede, aynı ayda nasıl hem korona virüs çıktı, hem deprem oldu, hem savaş çıktı, hem dolar fırladı, hem de uçak düştü?” diye soracak. Anlatmaya başlayınca da, küçüğü büyüğünü dürtüp, “Sallıyo yine bunak, şimdi de çekirge istilasını anlatacak.” diyecek.

5-Zekâsı kas gücünden düşük olanlar şiddetle, aklı öfkesinden büyük olanlar göz kamaştıran bir başarıyla intikam alırlar.

6-Bazı insanlar düşmeden düşünemezler! Akılla değil acıyla öğrenirler.

7-“Hocam, kocamın Ukrayna’da bir sevgilisi ve çocuğu olduğunu öğrendim. Kocam beni aldatmış oluyor mu? Yurtdışı aldatmaya girer mi? “Hayır bacım seferi sayılır!”

8-İki şeyin sonu yoktur. Biri isteklerdir insanı perişan eder, diğeri öğrenmektir insanı adam eder.

9-Cehalet arttıkça iman da artar.

10-Eğer bir ülkenin kendi insanlarını aldatan bir medyası varsa, o ülkenin başka düşmana ihtiyacı yoktur.

17 Haziran 2020