Siz hiç kusana kadar aynı şarkıyı dinler misiniz? Kusana kadar aynı kitabı okur musunuz? Kusana kadar aynı resme bakar mısınız? Kusana kadar birini sever misiniz?
Bugün bunlardan sadece bir tanesini yaptım ben ve kusana kadar aynı şarkıyı dinledim. Asıl kusmak istediğim beynimdeki odalar dolusu düşünceden kurtulmaktı. Ama ne yaparsam yapayım kusamıyordum. Bir insan düşündüklerinden kurtulabilir mi? Güçlüyüm ben dedikten sonra güçsüzleşebilir mi? Yaşıyorum ben dedikten sonra hayatın o yaşam yollarında kaybolabilir mi? Kayboldum işte.
Oysa ki herkes benim bildiğim yollarda ilerlediğimi düşünüyor. Bilmediği yollarda kendini bulmaya çalışan bir keşiş gibiyim.
Ey benim cümlelerimle, beni dinleyenler!
Yukarıdaki soruların hiç birinin cevabını ben bilmiyorum ve yazdığım cümlelerde de sakın aramayın.
Ben şu an evimin penceresinin hemen kenarındaki mor koltuğa oturup kendi iklimimin yağmurlarını izliyorum. Oysa ki hava günlük güneşlik. Yağmurun her damlası yüzümde çizikler oluşturuyor. Beni camda öylece gören ağladığımı sanıyor ama ağlamıyorum. Sadece yağmur kaçan gözlerimi ovalıyorum. Parmaklarımın arasında öylece duran sigaramı hatırlayıp dudaklarıma götürüp en derinden ta içime nefesler çekiyorum. Ve yine midemi bulandıran şarkıyı dinliyorum. Bu sıralar her şey midemi bulandırıyor ama rahmimin içi hamile değil, beynimin içi hamile ve bir türlü doğuramamanın acısını çekiyorum. Beynimi tutuyor, kulaklarımı tutuyor, gözlerimi tutuyor, dilimi tutuyor, susuyorum.
Suskunluklarımla kendime bir hapishane yaptım ve orada çığlık çığlığa bağırıyorum. Siz hiç duyamıyorsunuz? Çünkü hapishanemin ne kapısı var ne de penceresi. Aslında çok uğraştım küçücük te olsa bir pencere açmaya, ama başaramadım.
Bazen sessizce sizin pencerelerinize bakmaya geliyorum Nasıl da güzeller renk renk çiçekler koymuşsunuz ve güneşe uzanan dalları var. Bana da söyler misiniz? Bunu nasıl başarabiliyorsunuz? Benim ellerimde sadece hazan yaprakları; onlar da sararıp soldu ve de dağılmak üzereler.
Korkuyorum.
Anladım ki çok mutluluk yaramıyor bana ve mutluluğun içindeki hüzünleri yakalayıp en soluma oturtuyorum. Bazen neden böyleyim diyorum? Aslında cevapları biliyorum ama sustuğum için konuşamıyorum
Herkese umut cümleleri fısıldarken, kendime ait umut cümlelerini de fısıldadığımı unutuyorum. Herkesin omuzlarına kollarım uzanırken, kendi omzumu bulamıyorum.
Yine paketten bir sigara daha alıp dudaklarıma yerleştiriyor, yakıyorum. Yine dumanını ta içime çekiyor ve midemi bulandıran müziği sonuna kadar açıyorum.