Oruç bütün dinlerde mevcut olan bir ibadettir. En mükemmel şekliyle oruç yüce dinimizin müminlerden şartlarını taşıyanlara bir emridir. Orucun insan için maddi ve manevi birçok faydaları vardır. Bunun yanında Müslümanlar orucu rejim yapmak, zayıflamak için değil, ancak ulu Allah’ın emri olduğu için tutarlar. Tıpkı namazda olduğu gibi.
Tıp bilginleri, namazın beden için sportif olarak en yararlı hareket tarzı olduğunu söylüyorlar. Çünkü namazda beden aralarının tamamı hareket halindedir. Sporun temeli de harekettir. Ama müminler namazın bu faidesinin yanında namaz spor amaçlı değil, ilahi emir olarak yaparlar ve bu bakımdandır ki İslami emirlerin çoğunda niyyet (amaç, gaye) farzdır.
Spora niyet etsen namaz olmaz. Perhiz için oruç tutsan, niyetin oruç olmazsa farz olmaz. Demek ki ibadetlerde ana maksat Allah rızasıdır. Bu bakımdan oruç da böyledir. Hedef Allah’ın emrini yerine getirmek, kulluk görevimizi yapmaktır. Kur’an’da bildirildiğine göre, yılda bir kere Ramazan ayında bir ay oruç tutmak müminlere farzdır. Allah’ın kesin emridir. Özürsüz terk edilmesi (kazayı), kazası da terk edilirse manevi cezayı gerektirir. Çünkü Allah’a itaatsizlik, ona isyan sayılır. İsyanın müeyyidesi, yaptırımı cezadır.
Bizi tekraren Ramazan-ı şerif gibi kutsal bir aya kavuşturan ulu rabbimize şükrederek, orucun mahiyeti, farziyyeti, şartları, sevabı, faidesi nedir gibi suallerin cevabını anlatalım.
İslami anlamda oruç, sahur, imsaktan iftara, akşam vaktine kadar yemeden içmeden cinsel münasebetlerden nefsini menetmektir.
İmsak: Kendini tutmak, engellemek, mani olmak anlamına Ramazan’ın biri itibariyle gece 03.05’te yemeye içmeye ve cinsel işlere son vermektir. Ne zamana kadar, iftara kadar.
İftar ise; akşam saat 20’yi 24 geçedir. Bu saatte, imsakla başlayan oruç yasaklarının sona ermesine de iftar denir ki, 15 saatten fazla bir zamanda bu sene oruçlu olacağız. Yani sıcak yaz günlerine gelmesi ise ayrı bir külfettir. Hangi iş zahmetli ise onun kârı da çok olur. Oruç Hıristiyanlıkta her sene aynı güne gelmekte veya getirilmekte, oruç gibi zor bir ibadetin senenin en serin kış ayına (aralık-ocak gibi) gelmesi aklen de adil değildir. İslamiyette ise senenin bütün günlerine ömür itibariyle oruç isabet etmekte, en serin günlerde de en sıcak günlerde de orucun külfetine katlanılmaktadır.
Bir insan Ramazan orucunu ömründe genel olarak aynı günlere tevafuk etmesi iki veya en çok üç kere olabilir. Çünkü 36 senede bir oruç aynı güne isabet eder.
Yüce Allah Kur’an’da orucu emredilmesi ile ilgili olarak Bakara Suresi (2/183-184) ayetlerinde “Ey iman edenler, (müminler), sizden öncekilere olduğu gibi, size de oruç tutmanız emredildi. Bu sayede kendinizi kötülüklerden koruyacaksınız. Oruç sayılı günlerdir (bir aydır). İçinizden hasta olanlar veya yolcu olanlar, başka günlerde tutmak üzere hasta ve yolcu olduklarında orucu tutmayabilirler. Sonra kaza ederler. Ağır hastalık nedeni ile kaza orucunu tutamayan ve kaza da edemeyenler, her günü için bir fakiri doyuracak kadar (sabah ve akşam) fidye verirler. Daha fazlasını da verebilirler. Yolcu ve hasta olsanız bile eğer oruç tutabilecek durumda iseniz oruç tutmanız, yemenizden sizin için daha hayırlıdır. Ayetin mealen değil, açıklamalı şekli budur.
Oruç ibadeti diğer ibadetlere göre daha sıkıntılıdır. Ağır işlerde, ateşin karşısında çalışanlar aşırı tiryakiliği olanlar için daha da zordur. Bu bakımdan ulu Allah bu ayette bunu ifade için yumuşatıcı bir üslup kullanmıştır. Özellikle gizli şirk olan riyanın en az karışabileceği bir ibadet olduğu için yüce Allah oruç benim içindir. Onun mükafatını ancak ben vereceğim. Yani orucun değerini ancak ben bilirim ve takdir ederim, buyuruyor ayeti kudsisinde. (SÜRECEK)