Gerçekten “Nereden çıktı bu İmamoğlu?” sorusuna hiçbir yayın organı veya hiçbir siyaset bilimcisi, ya da gazeteci kafa yormadı düne kadar.

Gerçekten nasıl oldu?

Nereden çıktı?

Seçim öncesine gitmekte fayda var…

6’lı Masa’nın büyük ortağı İyi Parti Lideri Meral Akşener, cumhurbaşkanı adayı adının açıklanmamasına kafayı takmıştı.

Aday açıklaması gecikince, CHP Liderinin tutumunu gündeme getirdi ve Kılıçdaroğlu dışında birinin öne çıkması gerektiğini çevresine duyurdu.

Meral hanıma göre Kılıçdaroğlu’nun seçilme şansı yoktu.

Bunu CHP’lilere anlatamadı…

Kendisi de aday olarak ortaya çıkmak istemedi ve masanın en güçlü ayağı olarak Bay Kemal’i oyun dışına çıkarmak istedi.

İpler gerildi.

Kısa görüşmeler sonucu İmamoğlu ve Yavaş devreye sokularak “geçici” bir önlem alındı ve yola devam edildi.

Bana göre “yardımcı aday” açıklaması ve oyunun yeniden kurulmak istenmesi sanki “mağlubiyet” in ayak sesleri gibiydi.

Kampanya ve seçim gezileri, halka vaatler ve yapılan konuşmalar, Kılıçdaroğlu’nun çabaları Bay Kemal’in Cumhurbaşkanlığı seçilmesine yetmedi.

CHP’nin oyları aynı kaldı…

Seçimlerde en çok kayba uğrayan da CHP oldu.

İşte bu noktada seçim meydanlarında boy gösteren İmamoğlu  ya kendi kendine “gaz”a geldi.

Ya da Meral Akşener tarafından “ gaz”a getirildi ve…

“Değişim” söylemini dile getirmekten geri kalmadı .

Tek kelimeyle sanki Türkiye ayağa kalkacakmış gibi…

Sihirli kelime “değişim” önerisi CHP’yi uçuracakmış gibi…

Oysa 16 milyon nüfuslu kentte Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan İmamoğlu’nun 4 yılı aşkın süredir icraat olarak ortaya koyduğu hizmetlerin ne kadar “kıymet-i harbiyesi” olduğu ortadaydı…

Bugünlerde Söğütlü Çeşmeye kadar getirilmesi AKP tarafından planlanan ama gerçekleştirilemeyen ve yarım bırakılan metro hattının uzatılması, İmamoğlu’nun hedefindeydi.

Ama el attığı bu proje bile, hala gerçekleşme aşamasına gelmemişti.

İmamoğlu’nun halka 5 liraya ucuz ekmek satmaktan öte ne tür bir hizmeti olduğu pek anlaşılamadı…

Hala da ne anlaşılmış ve ne de halka anlatılmış değil.

Oysa üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilen sayın Erdoğan, Zafer gecesi Kısıklı’da otobüs üstünde yaptığı konuşmada “dinlenelim, bir nefes alalım, zaferin keyfini çıkaralım” falan demedi, mazbatasını alır almaz “rehavete kapılmayalım, psikolojik üstünlük bizde ama işi şansa bırakmayalım” diyerek seçim çalışmalarının startını da verdi.

Beştepe kaynaklarına göre Erdoğan kurmaylarına “Milletvekilleri, il ve ilçe yöneticileri, kadın ve gençlik kolları herkes şimdiden sahada olacak. Türkiye Yüzyılı kapsamında her kesimle kucaklaşacağız. Muhalif seçmenlerin kapısı çalınacak, beklentileri tek tek sorulacak. İşi şansa bırakmayacağız, herkes büyükşehirler için çalışacak” dedi.

Ve 11 büyükşehirde CHP’li belediye başkanının karşısına ilde sevilen, sözü geçen, muhalif seçmenin gönlünü çelecek adaylar bulunması için talimat verdi.

Peki “ Ey İmamoglu, seçim sonrası sen ne yaptın? Değişmeyen şey değişimdir” demekten başka?

İyi de kardeşim, CHP’de başa geçtiğinde ortaya koyacağın ulusal planın, programın, hedeflerin ve  yapacakların ne?

Bugüne kadar seçimler öncesi meydanlarda yani 101 yerde konuşma yaptığını söylüyorsun çevrene.

Ne söyledin, ne önerdin, bir anlat duyalım?

CHP ve 6’lı Masa’nın hataları neydi, bay Kemal nerde tökezledi?

Yeni bir öneri koydun mu ortaya?

Yok…

Adama sorarlar:

Sen nereden çıktın ey İmamoğlu?”

Sahi, sen İstanbul’un neresindensin?

(Son)