Tarihin en büyük Zenci Lideri Martin Luther King; “Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse; Michelangelo’nun yaptığı resim, Beethoveen’in yaptığı beste, Shakespeare’in yazdığı şiir gibi süpürün o sokakları.

O kadar güzel süpürün ki; yerdeki ve gökteki herkes durup, ‘burada işini çok iyi yapan büyük bir çöpçü yaşıyormuş’ desin.” der.

Söylemin ve de betimlemenin güzelliğine bakar mısınız?

Sokağı, Shakespeare’in şiir yazarken; Beethoveen’ın beste yaparken; Michelangelo’nun resim ya da yontu yaparken gösterdikleri özenle ve titizlikle süpürün...

Yani?

yaptığınız iş ne olursa olsun, en iyisini yapın.

Bu çağrı herkese, hepimize; ülkemizin tüm siyasetçilerine, tüm valilerine, tüm kaymakamlarına, tüm belediye başkanlarına, tüm öğretmenlerine, tüm anne ve babalarına…

Sözün özü, hepimize…

* * *

Martin Luther King, bu söylemiyle; “…Yaptığınız iş ne olursa olsun, küçümsemeyin. İşinizi önemseyin ve yaptığınız işin hakkını vererek yapın. O işi ‘en iyi yapan’, siz olun...

O işi ‘en iyi yapan olmanın’, dayanılmaz hazzını tadın...” diyor..

Bu söyleme, bu çağrıya katılmamak mümkün mü?

Herkes yaptığı işi, en iyi yapmanın gayreti içinde olmalı.

Ama yaparken de; önce kafa olarak o işe kendini hazırlamalı. “Bu işi yapan, en iyi ben olmalıyım”, inancıyla, kararlılığıyla, azmiyle işe sarılmalı.

Anne / babalar dünyaya bir çocuk ya da çocuklar getirmiş olmak için değil; herkesin takdir edeceği, gıptayla izleyeceği bir eser (çocuk) yaratma düşüncesiyle bu hakkını kullanmalı.

Anneler, anne gibi annelik; babalar, baba gibi babalık yapmalı.

Anneler, anneliğini yaparken; babalar, babalığını yaparken; öğretmenler öğretmenliğini yaparken; eserlerinin (çocuklarının / öğrencilerinin) üzerinde; Beethoveen’in bestelerini yaparken gösterdiği duyarlılığı, duygusallığı, titizliği, dikkati göstermeli.

Devlet adamları, liderler, yöneticiler, memurlar, işçiler; hizmet verirken, Michelangelo’un resim ya da yontu yaparken gösterdiği titizliği ve özeni göstermeli.

Adalet sistemi de, eğitim sistemi de bu düşünceyle, bu mantıkla çalışmalı ve çalıştırılmalı.

Yargıç ve savcılar kılı kırk yararak haklıyı, haksızı ayırmalı. Hukuka, adalete gölge düşürmemeli.

… …

Ve gazetecilik…

Gazetecilikte, ulusal/yerel ayrımı, salt “tanımlama” açısından vardır, “kalite” açısından değil.

Amatör ya da profesyonel, gazeteciliğe soyunan herkes; Martin Luther King’in betimlediği titizlikte gazetecilik yapmalı.

O nedenle yazarlar, yazmış olmak için değil; okurların sıkılmadan ve ilgiyle okuyabilecekleri akıcılıkta ve anlaşılır dilde yazılar yazmalı.

Gazetelerin mutfağında çalışanlar; yazarlarının yazılarını okuyucularına ulaştırırken; yazarlarının gösterdiği titizliğin çok daha fazlasını göstererek çalışmalı.

* * *

Sözün özü; kim ne iş yapıyorsa, o işi, en iyi kendisi yapmalı ki; yerdeki ve gökteki herkes durup, ‘burada işini çok iyi yapan “büyük bir insan / büyük bir devlet adamı / büyük bir belediye başkanı / büyük bir sanatçı / büyük bir öğretmen / büyük bir mimar / büyük bir gazeteci v.s” yaşıyormuş’ desin.