Bu yazımızda anlatacağımız R.SAV.le ilgili olayları da bu açıdan değerlendirilmesi gerekir. Örneğin; R.SAV. bir gün Mescidi şerifte otururken orada bir genç gördü. Gence şöyle bir baktı, sonra o genç oradan gidince, yanındakilere hitaben, şu genç yarın ölecek. Levhi mahfurda öyle gördüm, buyurdular. Ertesi gün ve sonraki günlerde aynı genci oralarda yine gördüler ve sahabiler şaşırdılar. Çünkü Allah’ın resulü, ne peygamberlikten önce gençliğinde, çocukluğunda ve ne de peygamber iken şaka bile olsa ömründe yalan söylediğini duyan ve gören yoktur. Çünkü o ulu Allah’ın korumasındadır. Peki, ne oldu ki şu genç yarın ölecek dediği halde ölmedi, bunun sebebini R.SAV.e sordular; Ya Resulallah şu genç için yarın ölecek, levhi mahfuzda öyle gördüm, buyurmuştunuz. Ama ölmemiş, dediklerinde R.SAV. tebessüm etti ve evet öyle demiştim. Bu genç o akşam evine giderken bir fakir önüne geçti, açım, birşeyler var dedi. O genç o fakirin ihtiyacını giderdi. Fakir gence, “Allah da senin ihtiyacını gidersin, ömrüne bereket versin, ömrünü uzun etsin” diye yürekten dua etti. Yüce Allah o fakir kulunun duası hürmetine ömrünü uzattı, buyurdular ve arkasından şu sahih hak olan hadisi şerifi buyurdular. “Az sadaka çok bela def eder ve ömrü uzatır” (Sahihi Buhari)

Sahabi efendilerimiz sordular; “Ey Allah’ın resulü, Kur’an’da her canlının ömrüne Allah cc. bir hudut koymuştur. Ömür nasıl uzar” demişler. R.Sav. buyurdular ki; İnsanın ömrü beş bölümdür;

1-Ruhlar Alemi, Alemi Berzah. Arşı alada bütün ruhların birer makamı vardır.

2-Ana rahmi. Çocuk ana rahmine düşüp 3-4 aylık olunca bedene gökteki ruh ana rahmindeki çocuğa girer. İşte bu 3-4 aylık ceninin kürtaj yapılması haramdır. Katil sayılır.

3-Dünya alemi. Çocuk ana rahminden 9 ay 10 gün sonra dünyaya gelir. Ölümü gelinceye kadar yaşar. Sonra fani dünya hayatı biter ve ölür.

4-Kabir hayatı başlar. Kıyamete kadar. Haşirde dirilir. Aslında R.SAV. efendimizin beyanı, dünya ömrü ile kabir ömrü bitişikir. Kıyamete kadar sürmektedir.  O gencin mezar ömründen dünya ömrüne aktarmıştır, buyurdular. Aslında bu konu her şey gibi yüce Allah’ın kudret ve iradesindeki iştir. Hüküm Allah’ındır. Aslında eceli, rızık, kader meselesi İslam itikat, inanç alimlerini meşgul etmiştir. Ayeti kerimeler ile sahih hadisi şeriflerin uyarısı ile şöyle ifade etmişlerdir;

Ecelin aslı

Eceli müsemma, takdir edilen zaman.

Eceli kaza: Zamanı gelince ölümün tahakkuk etmesi, bir de eceli mutlak.

Eceli muallak: Ömrü bitmiş olanın yaptığı dua, sadaka ve diğer hayırlarını devam ettiren insanların ulu Allah’ın iradesi ile bir müddet sonra tecelli etmesidir ki, bu da yine Allah’ın iradesi ile olmalıdır. Yüce Allah bu kulum şu şu güzel işleri yaparsa ki o kişinin o hayırları yaptığını biliyor, onun ömrü şu kadar daha sonra olacaktır, demesidir. İrade, kudret, takdir ulu Allah’a ait olduğu için burada asılda bir tezat yoktur. Netice şudur; mutlak ölümdür. İstersen bir gün hz. Adem gibi bin yıl, Hz. Nuh gibi 950 sene yaşa, netice fark etmez.

R.SAV. sizin en hayırlınız, ömrü uzun, ameli güzel olup sevabı çok olanlarınızdır. Sizin en kötünüz ise ömrü uzun olduğu halde hala ömrünü günahla geçirenlerinizdir. Yarın mahşerde ömrünü günah  bataklıklarında geçirenler keşke çocukken ölseydik, keşke kafirler, hayvanlar gibi toprak olsaydık da şu acıyı cehennemi mahşeri görmeseydik, diyeceklerdir. (Nebe (Amme) Suresi, son iki ayet, son cüz)

(SÜRECEK)