Son ustalarımız
Yok olan meslekler arasında yer alan dövme bıçak yapımı işini devam ettirme çabasındaki Atilla usta dertli.
Usta-çırak eğitimiyle öğrendiği baba mesleğini sürdürmekte zorlanıyor. El emeğiyle üretilen bıçaklar, daha ucuz olan, kalitesi tartışılan bıçaklarla rekabette sıkıntı yaşıyor.
Piyasada yaşanan olumsuzluklar, döviz kurlarındaki yükselişler, zaten zor koşullarda ayakta durmaya çalışan ustalarımızı daha da zor durumda bıraktı. İnsanlar kararsız, zorunlu olmadıkça para harcamıyor. Borç ödemeleri, alınması gereken ihtiyaç maddeleri gelecek günlere bırakılıyor.
Yılların ustaları kara kara düşünüyor. Onlarca meslektaşlarının çalıştığı arastalar tarih oldu. Tarih olan mesleklerde çalışan son ustalarımız çaresiz. Günümüze kadar bütün ustalarımız, sağlıkları elverdiği oranda mesleklerini yapmaya çalışırdı. Ekonomide yaşanan olumsuzluklar, öncelikle esnafı, onların birer parçası olan ustalarımızı vurdu. Bıçak yapımında kullandıkları ham maddelerin fiyatları döviz kurları nedeniyle yükseldi. Hammadde satan toptancılar, fiyatları geri çekmiyor.
Perakende satışlar yok denecek kadar azaldı. Toplu sipariş verenler, ürünleri satın aldıkları halde zamanında ödeme yapmıyorlar. Onlar da aynı şeyleri söylüyor; el yapımı bıçak satışları bıçak gibi kesildi!
Metin ustamız altmış sekiz yıl kalaycılık yaptı. Bu süre içinde insan torunun çocuğunu sevebilir. Ancak ustamız para kazanmak yerine gücünün yettiği kadar mesleğine bağlılığını sürdürdü. Mesleğini bırakmasına rağmen bakırcılar, kalaycılar arastasından ayrılamıyor.
Bıçakçı Atilla ustamız, ilkokula başladığı yıllarda mesleğine çırak olarak başlamış. Okuldan kalan boş zamanlarında mesleğini öğrenmek için çaba göstermiş. Eski ustalarımız, mesleklerine çırak olarak başladığı yıllarda çay getirmek gibi getir götür işlerinde çalışır. Babası Beşir ustadan mesleğini öğrenir. Kalfa olarak çalıştığı yıllarda mesleğin inceliklerini sindirir. Usta olduğu yıllarda mesleğiyle ilgili bilgileri öğrenmiş olur.
Yılların ustaları, yılların birikimiyle işlerini özenle yaptılar. Büyük işletmelerin karşısında ayakta durmaya çalıştılar. Fabrikalarda yapılan seri üretim, tüketicinin ürün alırken fark edemediği farklı kalitelerde ancak el yapımı benzerlerine göre daha ucuz ürünleri tüketicilerin beğenisine sundular.
Son günlerde kuşaktan kuşağa yüz yıldan fazla sürede üretim yapan işletmelerin birer, ikişer kapandığını duyuyoruz.
Atilla ustamız gibi yıllardır ustalarından öğrendiği mesleklerini yapamaz oldular. Ne olacak bu ekonominin hali? Görünen köy kılavuz istemiyor. Emekli olanlar, alacakları maaşlarla geçinecekler.
Diğerleri işsiz kalacak.