Dinimiz İslama ve eşi benzeri bulunmayan, hükmü kıyamete kadar bir harfi bile değiştirilemeyecek olan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e ve müsbet ilim gerçeklerine göre; şu uçsuz bucaksız kainat tüm içindekilerle beraber sayısız nimetleri ile sırf biz insanlar için yaratılmış ve insanların emrine verilmiştir. Çünkü insan ulu Allah’ın en değerli yaratığı ve en saygın varlığıdır. (Bakara 29. Ayet, Maide 2.Ayet)
Peki insanı niçin ve kimin için yarattı? El cevap: İnsanı da sırf kendisi için ulu Allah’ı bilsinler, tanısınlar, şeksiz şüphesiz inanıp iman etsinler ve imanların tabii bir sonucu olarak Allah’a emredilen ibadetleri yapsınlar için yarattım. (Zariyat 56. ayet) Benden isteyebileceğiniz tüm nimetleri de emrinize sundum buyurmuştur. (İbraim suresi 34, sh.259)
Yüce Allah cc. hazretleri bunca nimetlerin karşılığı yani şükrü olarak insanlardan iki şey istemektedir.
1-Sarsılmaz iman ve inanç,
2-Salih yararlı amel, hakkın emri olan ibadetleri ifa etmektir. Böyle olunca imansız amel meyvesiz ağaca benzer. Allah imansızın amelini asla ve asla kabul etmez. (Ali İmran 91. ayet) Buna şirk denir ki müşrik, kafir, inançsız, ateist insanlar bu korkunç hallerinin cezasını (imansız ölürlerse) ebedi cehennemde yanarak ödeyeceklerdir. İman kök, ibadetler meyvesidir.
Yüce Allah bizlerden istediği işlerden birisi de belki en anmalmısı; Ben nasıl insanlara bunca sayısız nimetler verdiysem, siz de birbirinize bölüşüm, paylaşım, yardımlaşma gibi muavenetle yardımcı olunuz, buyurmaktadır.
R.SAV. efendimiz, insanların en hayırlısı, müminlerin insanlara yardım eden, yardımcı olanlarınadır. Allahü teala bu ayetlerde; Ey kullarım, ben sizlere nimetlerimi nasıl meccanen vermişsem, sizler de birbirlerinize iyiliklerde yardımcı olunuz, kötülüklerde de yardımcı olmayınız, kötülükleri engelleyiniz, o da bir iyiliktir. Çalışınız, çabalayınız, kazancınızla insanlara iş aş vererek onlara yardım ediniz ki, Allah da sizlere daha çok versin. Çünkü bu şükürdür, şükür nimeti artırır. Cimrilik, hayırsızlık ise nimeti kemiren kurt gibi nimeti bitirir. (İbrahim 34, sh.259)
Demek ki faydalı insanların insanlarla paylaşım ve iş vererek onlara yardımcı olanların mallarını Allah çoğaltır. Bunlar hepsi ayettir.
*
İnsanlara, işsizlere iş verebilmek bir özellik olup, Allah’ın o zengin iş adamlarına bir lütfudur. Allah çalışmaları asla zayi etmez. Ama sadece çalışma ile büyük servet elde edilemez. Çünkü Allah zenginliği istediğine, ilmi, bilgiyi, irfanı da isteyene vereceğini ayetlerde bildiriyor.
*
Şu gerçeği de unutmamamız gerekir. O da şudur; insanlara hizmet sunan, bir memleketin kalkınmasına katkı sunan sadece varlık sahibi olan zenginlerimiz değildir. Çünkü bu olay toplumun tüm kesimlerinin topluca işbirliği ile olacak bir olgudur. İyi bir sanatkar, dürüst ve başarılı, gayretli çalışan işçilerimiz, yöneticilerimiz, çiftçilerimiz, memurlarımız, amirlerimiz, ulusal kalkınmamıza katkıda bulunan tüm ticaret ve sanayicilerimizin katkıları kalkınmamızı sağlamaktadır. Bütün bunlar güçlü sermaye, yetiştirilmiş ve gelişmiş iş gücü, yetenekli, teknolojik birikimleri olan kardeşlerimiz sayesinde olmaktadır. Unutmayalım ki; Elkasıbü Habibullah, yani; “çalışan, kazanan insanlara yararlı olanlar Allah’ın sevgili kullarıdır” demektir.
Böyle bu anlatılan kişilerimizin özellikle iş ve ticaret ve sanayi odalarımızın kaymetini bilmeli, onlara imkanlar sunacak önlerindeki yatırım engellerinin kaldırılması gerektiğini bilmeliyiz. Böylece kazanırsak insanlara iyilik yapmamız kolaylaşır. İnsanların mutluluğu bizi sevindiren en önemli etken olmalıyız. Bir kişi ehil birisine böyle iyilik yardım yapınca yürekten Allah razı olsun demesi, o zengine iyilik sahibinin duyduğu haz zevk ve safa ölçülemez. İnsanları memnun ve mutlu etmek, Allah’ı razı etmektir. Müjdeler olsun bu sırra erenlere, iyilik sahiplerine.
Unutmayalım; hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, hemen ölecekmiş gibi ahirete çalışalım. Mutlaka ve mutlaka semeresini bu dünyada ve özellikle de ahirette göreceğiz. (Ali İmran, 30)
NETİCE
Çalışmadan kazanılmaz. Bu dünyada ne verirsen elinle, o gider seninle. Arpa eken arpa, buğday eken de buğday biçer.
Binlerce koyunun içinde kuzu meleyerek anasını bulduğu gibi yapılan iyilikler asla zayi olmayıp er veya geç hem bu dünyada ve hem de ahirette saihbini mutlaka bulacaktır.
Nimet gününde verene, mihnet sıkıntı gününde sahibine geri döner.
İnsanlara faydalı olan kişi daima aşan olur oun işi.
Allah’ın bizi korumasını istiyorsak, insanları korumalıyız.
Hz. İbrahim’i azılı inkarcı Nemrut ateşe atarken Hz. İbrahim’e demişler ki; kırk gün kırk gece odun çekilerek yakılan ateşe atılmaktan korkmuyor musun? Hz. İbrahim cevaben; ateşin sahibi Hz. Allah’tır. B en ulu Allah’a zarar vermedim ki neden korkayım ateşten. Allah’ın nebisini ateşe atan Nemrut korksun demiştir.
Çok manalı bir söz: Bir kötünün yedi mahalleye, bir iyinin 9 mahalleye iyiliği dokunur.
Dua en çok koruyucu zırh gibidir. İyilik yap, kötülüklerden seni koruyacak çok çok hayır duası al.
Yunus Emre’nin özlü sözü;
Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele
Abu hayat içmiş gibi
Hak şarabın içmiş gibi.
Yağmur yağa yel ese
Kulak verme her sese
Eller ne derse desin
Yardım eyle herkese
Hizmet et herkese.