“…Bu ülke, 2 kitabı okumadığı için bugün bu durumda.
Nedir o iki kitap?
Biri Kuranıkerim, diğeri Nutuk…
Kuranıkerim’i anlayarak, sindirerek okumuş olsaydık eğer; bu kutsal dini, din bezirgânlarına kullandırmaz, bugün bu durumda olmazdık.
Nutuk’u anlayarak, sindirerek okumuş olsaydık eğer; dostumuzu, düşmanımızı tanır, vatanımızı sattırmaz, böldürmez, parçalatmazdık…”
* * *
Yukarıdaki sözler Gazeteci-Yazar Yılmaz Özdil’e ait.
Özdil bu sözleri, 21.3.2014 tarihinde, Uğur Dündar’ın Eskişehir’de düzenlediği Arena Programında söyledi.
Bu sözlere katılmamak mümkün mü?
* * *
Kuranıkerim’i hiç eline almamış, okumamış (ya da anlamadan okumuş) insanlarımız var.
Bir şeylere inanıyor, bir şeyleri savunuyorlar ama neyi, niye savunduklarını kendileri de bilmiyorlar.
Kuranıkerim’in özüne vakıf olmadıklarından, din bezirgânlarına karşı, gerçek İslamiyet’i savunamıyorlar.
Çünkü altyapıları yok.
* * *
Nutku eline hiç almamış, okumamış (ya da anlamadan okumuş) antikemalistlerimiz, Kemalistlerimiz, yurtseverlerimiz var.
Bir şeylere inanıyor, bir şeyleri savunuyorlar ama neyi, niye savunduklarını kendileri de bilmiyorlar.
Bu ülkenin ve bu coğrafyanın geçmişini bilmediklerinden, sahte yurtseverlere karşı ülkenin gerçeklerini ve çıkarlarını savunmuyor, savunamıyorlar.
Çünkü alt yapıları yok.
* * *
O nedenle, ne iyi bir dindar, ne de iyi bir yurtsever olabiliyoruz.
Tüm bilgilerimiz kulaktan dolma ve temelsiz.
Temelsiz bu yapının üzerine hiçbir şey koyamıyoruz.
Din bezirgânları, dinimizin; yurt bezirgânları yurtseverliğimizin içini boşaltıyor, ayağa düşürüyor.
Gelişmiyor, gelişemiyor, gelişmiş ülkelerin arkasında nal topluyoruz.
Onlar uzayda cirit atarken, bizler birimizi gırtlaklıyor, yerlerde sürünüyoruz.
* * *
Kadim Dostum Eczacı Hüseyin Baba anlatır sık sık.
“…Nerde bana/bize din eğitimi veren Hocam, nerede günümüzün hoca geçinen sözde din adamları.
Benim Hocam, Kuran’la çelişen bir vaaz olduğu zaman, cami demez, cenaze demez anında müdahale eder, sustururdu o cahil söylemin sahibini.
Sadece benim Hocam da değil; o dönemde, Hocam gibi donanımlı pek çok mümin büyüğümüz de yanlış bir söylem olduğu zaman cami demez, cenaze demez anında müdahale ederlerdi.
Çünkü hepsinin altyapısı vardı. Çünkü hepsinin bilgilerinden kaynaklanan özgüvenleri vardı. Herkes, bu donanımlı, birikimli gizli(!) ulemalara saygı duyar, onlara güvenir, inanırdı.
Şimdi öyle mi?
Kuran’la çelişen, İslamiyet’in özüyle çelişen bir sürü hurafe, bir sürü zırvalık, vaaz adı altında telkin ediliyor insanlara.
Biri çıkıp da ‘Saçmalama Hoca Efendi, dinimizde böyle bir şey yok’ diyebiliyor mu?
Diyemiyor?
Niye?
Çünkü günümüz nesli, kulak Müslüman’ı.
Okumuyor, araştırmıyor. Kendisine ne sufle edilirse onu doğru sanıp, kabulleniyor, inancının gereği sayıyor.
Şunu hiç düşünmüyor; Allah Müslümanlığı; ‘Müslümanlar, Hıristiyanların ya da diğer toplumların gerisinde kalsın, onların arkasında yürüsün… Hıristiyan kullarım, uzayda cirit atarken, Müslüman kullarım birbirlerini kessin doğrasın, yerlerde sürünsünler…’ diye yaratmadığına, yaratmayacağına göre; demek ki yanlış olan, yanlış yorumlanan, yanlış uygulana gelen bir şeyler var.
Demek ki bizler, İslamiyet’i ve kitabımız Kuranıkerim’i (hâlâ) yanlış yorumluyoruz…
Niye?
Çünkü okumuyoruz.
Oysa sindire sindire okunsa, ne güzel kitaptır, Kuranıkerim…” der.
* * *
Haksız mı kadim dostum?
Haksız mı Yılmaz Özdil?
* * *
Niye dünya üzerinde kalkınmış tek bir İslam Devleti yok?
Niye yetersiz yöneticiler tarafından yönetilmekten kurtaramıyoruz kendimizi?
Niye bölünüyor, parçalanıyoruz?
Eller Ay’a giderken, bizler niye yerlerde sürünüyor, üstelik süründüğümüzü de kabul etmiyoruz?
Çünkü okumuyoruz.
Araştırmıyor, sormuyor, sorgulamıyoruz.
Gelin hiç değilse şu iki kitabı sindire sindire iyice bir okuyalım.