Bir insan düşünün ki, her konudan anlıyor...
Bir kişi düşünün ki, her sorunu “Ben çözerim” diyor.
Bir adam düşünün ki, “Her şeyi ben bilirim” diyerek hava basıyor.
Ben bu arkadaştan geri dururum, ben bu kişiden kuşkulanırım, ben bu adama “banko” oynamam.
Tam aksine sorumluluk vermekten kaçınırım.
Güvenemem.
Çünkü kişinin, ferdin, bu insanın inandırıcılığı olmaz…
Adam, ülkenin güvenliğinden sorumlu ya…
Bir bakıyorsunuz üstlenmek zorunda olduğu görevi bırakmış, sağlık alanına kaymış…
Sokağa çıkma ve maske takmama yasağını yönetmeye çalışması gerekiyor ya, o motorsikletli kuryelere kafayı takıyor.
Maskesiz dolaşanlara ise gülücük atıyor.
Canla başla çalışan sağlık elemanlarına karşı şiddete başvuran hasta sahiplerinin işledikleri suçun ve suçlunun değil, maskesini unutmuş bir kominin veya fırıncı çırağının peşinden koşuyor.
Sınır ötesi harekatta o var.
Şehit cenazelerinin vazgeçilmez duacısı…
Kah terörist avcısı…
Kah Feto kovalayıcısı.
Yeraltı dünyasını ezbere biliyor…
Mafyanın ciğerini (!) okuyor.
Uyuşturucu deseniz ülkede “yerle bir “ olmuş durumda.
Asayiş berkemal…
Eleştiriler gelince bir anda istifa edebiliyor.
Birileri araya girince istifasını geri alıyor.
Gazetecilerle adeta dalga geçiyor.
Aslında gazeteciler susuyor, soru soramıyor, soracağı soru varsa ağzından alıyor ve sadece kendisi konuşuyor.
Gazetecilere “Faydalı aptallar” muamelesi çekiliyor, haberleri yok
Programın adı ise: “açıkoturum”
Bana göre, “Sözde açık oturum”
Bakan bey güya sorulara yanıt verip halkı aydınlatmış (!) sayılıyor.
Geçiniz efendim…
Çok çok uzatmaya gerek yok.
Neticede her yazılan sayesinde “Maydanoz” kıymete biner…