Can kulağıyla dinlemeye koyuluyoruz. Derin bir soluk alıp, konuya giriyor:

“Bizim Köy” adlı ilk kitabımın çıktığı 1950 yılı. Bu kitabımın yankısı büyük oldu. O yanını anlatmaya gerek yok. Aynı yıl Bedri Rahmi Paris’e gitmiş. O dönemde Arap ve Türk öğrencilerinin uğradığı bir kahve var: “Cafe Shop”. Bulvar Sen Mişel’e yakın. Bedri Rahmi buraya uğramış. Adı geçen yeri, o olaydan 15 yıl sonra Paris’e yolum düştüğünde ben de gördüm. Orada doktora tezi yapan Türk öğrenciler Bedri Rahmi’nin masasının çevresinde toplanmışlar.

Sormuşlar:

“Türkiye’de ne var, ne yok?

Bedri Rahmi de benim kitaptan söz ederek: “Bu günlerde ‘Bizim Köy’ adlı bir kitap çıktı. Fırtınalar kopardı. Herkes onu konuşuyor,” demiş.

Doktora öğrencilerden sakallı birisi, ne anlattığını sormuş bu kitabın.

O da:

“Köylerimizdeki sefalet, cehalet ve geri kalmışlıkla birlikte, irticanın da alıp yürümüş olduğunu; kısaca köylünün halini anlatıyor” demiş.

O sakallı genç yumruğunu masaya vurarak:

“Ne gezer benim ülkemde sefalet, cehalet ve irtica?.” demiş.

Bedri Rahmi akşam kaldığı yerde bir şiir yazar. Şiiri “Yeditepe” dergisine Hüsamettin Bozok’a gönderir. Şiir, 1950 yılının Eylül sayısında yayımlanır.

Uzun bir başlığı vardır şiirin. Aynen şöyledir:

SAKAL-MAKAL

Yahut

Aferin oğlum Ahmet

Bu yolda devam et

Herifçioğlu ‘Sen Mişel’ de koyuvermiş sakalı

Neylesin ‘Bizim Köy’ü, nitsin Mahmut Makal’ı

Esmeri, sarışını, kumralı, kuzguni karası

Cebinde dört dilberin telefon numarası

Bir elinde telefon, bir elinde kesesi

Uyyy! Yesun oni nenesi

Yesun oni nenesi

Bedri Rahmi’nin İstanbul Tünel’de resim atölyesi vardı. Yanına uğradığımda anlatmıştı bana. O sakallı genç, Turan Güneş’miş. Ama o dönemde, Avrupalarda öğrenim gören varsıl çocukları, ne bilir Anadolu köylüsünün halini, ahvalini.”

Bu Turan Güneş’in, 1970’li yıllarda Ecevit Hükümeti’nde Bakanlık yapan; 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda da Dışişleri Bakanı olan Turan Güneş olduğunu öğrenince, nereden nereye demekten kendimizi alamıyoruz doğrusu.

Mahmut Makal Ağabeye:

“Ne büyük mutluluk sizlerle birlikte olmak,” diyorum.” Bu birlikteliği sağlayan Sevgili Kademoğlu’na da ne değin teşekkür etsek azdır.”

“Anton, bulunmaz insandır” diyor.

Bizi dinleyen sevgili Mustafa Kademoğlu da mutlu, gülümsüyor. Anton yakıştırmasını benimsemiş.

Lokantanın anı defteri dolaşıyor masada elden ele. Herkes Bartın’daki etkinlikle birlikte bu geceyle ilgili duygu ve düşüncelerini yazıyor.

Mengenli Restorant’ın işleticileri, böylesine seçkin insanları bir arada ağırlamanın sevinç ve mutluluğunu salt yaşamakla kalmıyorlar. Bir anı defteri açarak, geleceğe de güzel bir belge bırakmak için bu tarihi fırsatı çok iyi değerlendiriyorlar.

Ben de, bana ayrılan sayfaya, bu birlikteliğin güzelliğini yansıtmaya çalışıyorum.

Bu kısacık zaman diliminde anlatılan konular, okunan şiirler, söyleşiye tat katan kıvrak ve ince zekanın ürünü olan fıkralar, büyük bir coşkuyu ve sevinci de harmanlayarak, bunun güzelliğini nakışlıyor yüreklerimize.

20.10.1999

(SÜRECEK)