Gazetecilik mesleğinde öne (vitrine) çıkan emekçiler yanında, geri planda kalıp, çok önemli sorumluluk üstlenen meslektaşlarımız vardır.

Görünmeyen “kahramanlar”dır bu emekçiler…
Hürriyet’te çalıştığım 27 yıl içinde Yusuf Ziya Gedikli kadar bu mesleğe gönül ve emek vermiş hiçbir emekçi tanımadım.

Meslekle adeta “nikah”lıydı…

Hürriyet’in değişmeziydi.

Gece sorumlusuydu.

Anadolu baskılarında ise yazı işleri müdürlerinden daha fazla emeği geçen gece sekreteriydi.

Anadolu (yerel gazetecilik) haberciliğinden müthiş keyif alırdı.

Ankara’daki büroda çalışan Hürriyet mensuplarıyla değil, daha çok Hürriyet Haber Ajansının Anadolu’nun değişik kentlerinde görev yapan muhabirleriyle muhatap olurdu.

Tabii gece sekreterliğinin en ağır işlerinden birinden sorumlu olarak gazete çıkana, baskı makinaları durana kadar matbaadan ayrılmazdı.

Gece hayatı hiç olmadı.

Ama önemli haberler, yeni haberlerin sayfalarda yer alması, ondan keyif alması çok önemliydi.

Haberlerle de “nikah” lıydı adeta…

Onun için Hürriyet Haber Ajansı’nın Anadolu’daki muhabirleri tarafından çok sevilir, o da severdi yerel gazeteci dostlarını…

Emekli olunca sanırım buna en çok sevinen eşi ve çocukları olmuştur.

Çünkü geceleri ailesine katılmanın tadını yeni yeni almaya başlamıştı sanırım.

Emekliliği boyunca yazın Ankara yakınlarındaki köy evine çekilir, tüm zamanını toprakla geçirirdi.

Duydum ki toprağa gitme zamanı gelmiş.

Yıkıldım.

Oysa konuşacak çok şeylerimiz vardı…

Anılarını kaleme alacaktı.

Olmadı…

Eğer öbür tarafta gazetecilik mesleği varsa, bilin ki Yusuf Ziya Gedikli dostum-kardeşim orada da sayfa sekreterliği yapıyordur.

Gece sorumlu yazı işleri müdürü olarak da mesleğin keyfini çıkaracaktır.

Toprağın bol, ışıkların daim olsun sevgili meslektaşım ve kardeşim…