12 Ekim 2022 Çarşamba günkü yazımızda; tüm dünya ülkelerinin örnek aldığı 85 yıllık Nazilli Basma Fabrikasının sessiz sedasız kapatılıp, nasıl yağmalandığını anlatmıştım.

Büyük ilgi görmüş, gün boyu susmamıştı telefonum.

Soru yağmuruna tutulmuştum.

Okurlarımın arasında olaya en az benim kadar üzülenler ve tepki gösterenlerin olduğunu görünce mutlu olmuştum.

Mutlu olmuştum çünkü anılan fabrikanın dününü ve bugününü benden çok daha iyi bilenler vardı.

Mutlu olmuştum, bir okurum, uzun uzun özelleştirilen fabrikalar nedeniyle, yöre halklarının yaşadıkları sıkıntılarla ilgili araştırmalarını aktarmıştı.

Mutlu olmuştum, bir başka okurum da; Giresun Kağıt Fabrikasının yerine yapılan stadyumdan söz etmiş; güzel de bir ironi yapmıştı.

Şöyle demişti; “Bir zamanlar Giresun’da binlerce kişinin ekmek yediği bir Seka Kağıt Fabrikası vardı. Şimdi onun yerinde de, haftada bir kez bir meşin yuvarlağın peşinde koşuşturan, baldırı çıplak 22 kişiyi, aç bilaç izleyen, işsiz güçsüz on binlerce kişiyi eğleyen, adına stat dedikleri bir yapı var!”

Gülmüştüm.

Evet, acınacak halimize gülmüş, akabinde aşağıdaki yazıyı yazmıştım.

Ancak araya başka yazılar girdi; bu yazım da bugüne kaldı.

İşte o yazım.

* * *

AKP İktidarı, tek becerebildiği işi yaptı; 2003 yılında da Nazilli Bez Fabrikası gibi SEKA’yı da 3,5 milyon dolara özelleştirildi.

Fabrikanın yerine yapılan stat ise 43,5 milyon dolara mal oldu.

Bu özelleştirme zırvalığından sonra kâğıt ithalatına yıllık 3,5 milyar TL harcarken sormamız gereken tek bir soru var: buna değer miydi?

* * *

780 dönüm arazi üzerine kurulan, 8 mega wattlık enerji santralı,

Bin beş yüz kişilik çalışan kadrosu ve yıllık 82 bin ton gazete kâğıdı üretim kapasitesi olan bir fabrika.

Allah için stat olağanüstü de; bu stadı yapacak başka bir yer yok gibi binlerce insanı aşından ekmeğinden etmeye değer miydi?

Ve…

Ve bir başka konu, bir başka gaf.

Giresun Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikası (SEKA) Aksu İşletmesi, özelleştirme programı çerçevesinde 2003 yılında 3,5 milyon dolara özelleştirildi.

İlgili mahkeme özelleştirme miktarının çok düşük olduğu; fabrikanın gerçek değerinin 40 milyon doların üzerinde olduğu kararına varıyor.

Gel de saç baş yolma.

Nerde 3.5 milyon dolar, nerde 40 milyon dolar?

Ben bunları anlattığımda bir diğer okurum da; “Sen, Kral Franco’nun benzeri bir olay karşısında ne dediğini biliyor musun?” dedi.

Ben suskun kalınca da anlattı.

“Kral Franco, ‘Bana 60 bin kişilik bir uyku tulumu yapın’ emrini vererek; Santiago Bernabeu Stadyumu’nu önce seksen bir bin kişiye; daha sonra da bu uyku tulumunu yüz bin kişiliğe çıkarmış...”

* * *

Doğruydu okurumun yorumu.

Toplumsal muhalefeti bastırmanın en önemli aygıtlarının başında spor, özellikle de futbol gelirdi.

Hem maço kimliğe sahip olması ve hem de milliyetçi, faşizan duyguların pekiştirilmesi amacıyla toplu bir ayini andıran stadyumlardaki atmosfer, her zaman totaliter sisteme hizmet etmişti çünkü.

Çünkü yeryüzünde bir inancın etrafında birleşmiş yüz binlerce, milyonlarca insan topluluğu bulmak ve yönetmek, mucizevî bir hazineydi ve bu kitleyi bulmak kolay değildi.
Mussolini’den Hitler'e, Salazar’dan Franko’ya kadar hemen hepsi statları bir güç gösterisi ve toplu bir ayin için kullanıp, toplumu hipnoz etme aracı olarak kullanmışlardır.

Ama hiçbiri, bizim muhteşem iktidarımız gibi bir fabrikayı yıkıp, yerine stadyum yapmamıştır.

Sanayi Devrimi öncülüğündeki kapitalizm sürecinde, futbolda yer alan para sınırlıyken, neo liberal kapitalizmin paralelinde ilerleyen futbolda para, artık oyunun hâkimi durumuna gelmiştir.

… …
Kapatılan tüm SEKA fabrikaları yüzünden kâğıt ve karton ithalatına yılda 3,5 milyar dolar ödüyoruz.

Varın gerisini siz düşünün.