Yetmiş yaş ve altında olanlar iyi bilir, enflasyonla doğduk, onunla yaşıyor, büyük olasılıkla enflasyonla da öleceğiz. Enflasyon Türk halkının kaderi mi? Neden bir türlü kurtulamıyoruz? Dar gelirli, işsiz ve daha çok emekçi kesim, enflasyon cenderesinde ezim ezim eziliyor.

Adına enflasyon demese bile her insanın bir enflasyon hesabı var. İşçisi, köylüsü, bakkalı, manavı hatta sokaktaki simitçinin bile bir enflasyon hesabı var. Sokakta karşılaştığınız bir insanla iki dakika sohbet etseniz, üçüncü dakikası hemen ekonomi ve enflasyon, hayat pahalılığı oluveriyor.

Yapılan araştırmalara göre Türkiye 195 ülkenin yüzde 90’ından daha büyük bir enflasyona sahip. Bu 195 ülkenin çoğu daha düne kadar bağımsız bir ülke bile değildi. 1989’da Sovyet Rejiminin çökmesi ile yeni devletçikler ortaya çıktı. Yeni bağımsız ekonomiler oluştu ve bu devletlerin çoğu Avrupa Birliğine üye bile oldu. Ancak Türkiye bunların gerisinde. Hatta Avrupa Birliği üyeliğine, aday ülke konumundan bile koparılıp, Ortadoğu bloku ekseninde gözüken bir ülke görünümündeyiz.

Türkiye yüz yıllık geçmişe sahip, onun öncesinden koskoca bir imparatorluk yaşamış, onca yatırımlar yapılmış emekler verilmiş bir ülke neden enflasyon canavarından kurtulamıyor. Dahası biz bugünkü enflasyona bakıp yanılmayalım, bu iktidar 1 Ocak 2005 yılında paradan 6 sıfır sildi. Yani 1 milyon Türk Lirası (1.000.000 TL) 1 Yeni Türk Lirası (1 YTL)na eşitlendi. Altı sıfırı silince bu sıfırlar alıp başını gitmedi. İktisatta hiçbir şey kaybolmaz, o bir kenarda duruyor. Para taşıma zorluğu ve işlem hacmi yönünden bunlar yapıldı. Yoksa sıfırlar silindi dertler silindi, enflasyon silindi, yok öyle bir şey. Şimdi de yeni beşyüz liralık banknotların çıkacağı söyleniyor.

İki gün önce enflasyon verileri açıklandı. TÜİK aylık enflasyonu yüzde 1, yıllık enflasyonu ise yüzde 44 olarak veriyor. Bu artık halkla açıktan adeta alay etmektir. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG)’a göre ise aylık enflasyon 2.34 ve yıllık ise yüzde 83.4. Asgari ücrete bir mini zam yapıldığı için şu an iğneden ipliğe her şeye domino etkisi ile zamlar yapılıyor. Ocak ayı sonunda asgari ücretliye verilen zam geri elinden alınmış olacak. Alım gücü sıfırlanacak.

Enflasyonu düşürmek için fazla derin tahlillere girmeden köylü dayının anlayacağı şekilde özetlersek; sağ cebinizdeki parayı, sol cebinize geçirerek  enflasyonu düşüremezsiniz. Para ne artar ne eksilir. Dışarıya ihracat yapmak lazım, döviz getiren diğer turizm gelirlerini artırmak, kendi ülkemize ait patentli marka ürünler üretip pazarlamak, en önemlisi ve kısacası üretim yapmak, ürettiğimiz malları dışarı ihraç etmek lazım.

Biz fason üretimle ucuz iş gücü ile işi çevirmeye çalışıyoruz. İşçi emekçi ücretlerine yapılan ölmeyecek kadar mini zamlar da enflasyon karşısında eriyip gidiyor. Yıllardır yapılan kısır döngü bu. Devlet üretimi teşvik edeceği yerde dışardan getirdiği malın üzerine ÖTV, KDV gibi çeşitli vergiler koyarak, devlet malı üretenden daha çok kazanıyor.

Diğer yandan enflasyonu azdıran sebepler, sıkışınca karşılıksız para basılıyor, seçime endeksli işe alım kadroları artırılıyor. Liyakate göre değil yandaşa açılan şişirilmiş kadroların maliyeti tüm halk üzerine yıkılıyor. Dünyada ekonomik itibarı olmayan ülkeler, yüksek faizle borç alır. Türkiye de en yüksek faizle borçlanan ülke. Riskli ülkeler arasındayız. Hukukun üstünlüğü yok, AHİM kararları, Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmıyor. Öngörülemez bir ülke…

Kurumlar çökertilmiş, dışardan bakınca Türkiye bir dipsiz kuyu. Bu nedenle risk büyük, faiz yüksek. Bunlar devam ettiği sürece de ne yazık ki enflasyon kaderimiz olmaya devam edecek.

CAN YOKSUL

Çorum’un edebiyat kültüründe önemli bir yeri olan Can YOKSUL’un vefatını üzüntü ile öğrendim. Tüm sanat çevrelerine, ailesine ve sevenlerine sabır, baş sağlığı diliyorum. Işıklar içinde yatsın.