Eğitim ve sorunları öncelikle eğitimin kalıtsal nitelik kazanmış sorunlarıdır. Geçmişten gelen biriken sorunlarla birlikte 2023/24 yılı da sorunlu başlamış görünüyor.

Eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlükler, iktidar ve MEB kanalıyla, yasal düzenleme ve fiili dayatmalar eşliğinde devam etmektedir. Siyasi iktidar kendi siyasal ve ideolojik anlayışı doğrultusunda “dini eğitim” merkezli çalışmalarına ara vermiyor. Eğitim emekçileri, öğretmenler, veliler ve öğrenciler durumdan doğrudan etkilenmektedir.

Ekonomideki olumsuz gelişmeler, eğitimi, öğretmeni, veliyi, öğrenciyi derinden etkiliyor. Hala okullarda kayıt adı altında alınan paralar hat safhadadır. Okula başlama ve kırtasiye giderleri, çocukların temel gereksinimleri, beslenme sorunları, okul harçlıkları velileri kara kara düşündürüyor. Tek simit on lira olmuş, kaç veli çocuklarına günlük 50 lira harçlık verebiliyor.

İş bununla da bitmiyor, bir de yardımcı ders kitapları adı altında çocuklara aldırılan kitaplar var. Bu kitaplar oldukça pahalı ve çoğu veli alamıyor. Zaten kırtasiye ürünlerine gelen üst üste zamlardan, velilerin zam kasırgasına yetişme olanağı yok. Pek çok velilinin çaresizlikten bana ulaşarak; “bizim bu sorunumuzu yazın, durum son derece yakıcı, yetişemiyoruz masraflara, çocukların beslenme çantalarını doldurmakta zorlanıyoruz” dediğine tanık oluyorum.

Cumhuriyetin 100. yılında okullarda göz bebeğimiz, biricik yavrularımız olarak nitelediğimiz çocuklarımıza, bir öğün yemek veremiyorsak, sözün bittiği yerdeyiz demektir.

Oysa iktidarın sorunu başka, halkın bu feryadını duymuyor. İktidarın gündeminde; “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi kapsamında okullarda ‘manevi danışman’ sıfatıyla imam ve vaiz atamak var.

Eğitim sisteminin dini kurallara göre biçimlendirilmesi kabul edilemez.

Laiklik ilkesi ve laik eğitim, toplumdaki farklı inanç, farklı mezhep, farklı kimlik, farklı cinsiyet ve cinsel kimlikleri ile inananlar ve inanmayanların bir arada barış içinde yaşamaları son derece önemlidir.

Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel ve inanç çeşitliliği ne eğitim programlarında, ne de ders kitaplarında yer almıyor.

İktidarın odağında piyasa ve sınav merkezli, rekabetçi eğitim politikaları var. Sistem okul öncesi eğitimden, üniversiteye kadar olan temel işlevlerini yapamıyor. Sorunlar yumağı olarak ve büyüyerek konuyu bir sonraki eğitim yılına bırakıyor. Kartopu gibi büyüyen eğitim sorunları karşımıza dağlar gibi çıkıyor.

Diğer yandan engellilerin eğitimi konusunda da aynı duyarsızlık sürüyor. Bu konuda gelişmiş ülkelerin çok çok gerisindeyiz. Okul çağında olduğu halde özel eğitim alamayan pek çok öğrencimiz var.

4+4+4 düzenlemesine geçilmesinin ardından sınıfsal bölünmeler yaşanıyor. Sınıflar aidat veren ve veremeyen diye ikiye ayrılıyor. Aidat verenler daha donanımlı ve temiz bakımlı sınıflarda okurken, aidat veremeyen velilerin çocukları donanımsız ve sağlıksız koşullardaki sınıflara zorlanıyor.

Öğrenci ve veliyi müşteri olarak gören zihniyet, ancak eğitim sistemi içindeki sınıfsal eşitsizlikleri derinleştirebilir.

Eğitime, öğrenciye sisteme bakışı değiştirmeden sorunları çözmeye olanak yoktur. 2023/24 eğitim yılının da diğer yıllar gibi, sorunları yığılan kayıp yıl olmamasını diliyorum.