Konumun başlığı “dönemeç”, değerli yazar Ümit Kaftancıoğlu’nun “insanla insanın, insanla doğanın kavgasını” anlatan birbirinden güzel öyküleri ve o öykülere adını veren “Dönemeç” adlı kitabı değil. Dönemeç sözcüğü adeta Kaftancıoğlu’na zimmetli gibi anmadan geçemedim. Bizim anlatmak istediğimiz Türkiye’nin siyasal ve toplumsal dönemecidir.

Türkiye demokrasi güçleri artık bir şeye net olarak karar vermelidir. Türkiye demokrasinin kırıntılarının bile ortadan kaldırıldığı faşist bir diktatörlük mü olacak? Ortaçağın kör karanlığına gömülecek. Yoksa cumhuriyetin aydınlık ve demokratik yolunu seçip, yeniden demokratik parlamenter rejime mi dönecek? Çok ciddi olarak bu yol ayrımındayız.

12 Eylül darbesinden hemen sonra televizyonların en önemli haberi, onlarca insanın tutuklanıp televizyona çıkarılmasıydı. Suçlu suçsuz hepsi televizyonların değişmez haberleriydi. Şimdi de yine bir şafak operasyonunda onlarca insan tutuklanıyor ve gözaltına alınıyor. Hapse atılıyor. Son günlerde hedef, özellikle cumhuriyeti kuran partinin üye ve yöneticileri. Dün yine CHP’nin gençlik kolları başkanı hakkında 5 yıl hapis istemi ile dava açıldı. İstanbul’da Üsküdar, Beyoğlu, Sancaktepe, Tuzla, Ataşehir, Adalar, Şişli Belediyesi CHP’li Meclis üyelerine ve başkan yardımcılarına dava açılarak gözaltı kararı alındı. Demek ki hepsi birlikte aynı anda suç işlemişler! Aynı anda da göz altına alınıyorlar. Ne garip değil mi? Hem de ‘terörle iltisaklı’ imiş.

Tüm bunlar batmış ekonomiyi unutturup, halk üstünde baskı kurmak, halkı korkutup, sindirmek, baskı ve zulüm iktidarını olağan hale getirmek. Diğer yandan bu korku ve sindirme ikliminde işi iktidarın korkulu rüyası Ekrem İmamoğlu’na getirmek. Ona siyasi yasak getirmenin siyasal zeminini yaratmak.

Belli ki CHP’deki ön seçimle ilgili demokratik hareketler iktidarı heyecanlandırmış. Bu haklı sonuç alıcı gelişimin önü baskı ve yeni suni gündemlerle kesilmek isteniyor. Muhalefet, iktidarın taktik oyunlarına karşı elini çabuk tutmak, istikrarlı stratejik politikalar oluşturmak gerekiyor. İktidar çıkmaza girmenin çıkışını baskı ve zorla aşmak istiyor. Ancak bu başı kesik tavuk misali çıkışlar, iktidara daha büyük yanlışlar yapma olasılığı veriyor.

Bakınız muhalefetin bir doğru demokratik hamlesi karşısında iktidarın nasıl da ayakları dolaşıyor. Nasıl da başı kesik tavuk örneği çırpınıyor, sağa sola saldırıyor. Cumhuriyeti kuran partinin üyelerini terörle ilişkilendiriyor. “Güneşi balçıkla sıvama” gayretleri nafile.

Ülkenin bu tarihsel dönemecinde CHP’nin oynayacağı rol, her şeyden önemli. CHP önceki Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun ne yapmak istediği ise insanı düşündürüyor. Sayın Kılıçdaroğlu doğrusu, yanlışı ile devrini tamamladı. Tarih zamanla hükmünü verecek. Zorlamalar kendisini küçük düşürüyor.

Şimdi ülkenin önündeki en can alıcı sorun, otoriterleşmenin, hukukun ve demokrasinin olmadığı, hiçbir yabancı yatırımcının ülkeye tek kuruş yatırım yapmadığı, bırakın yatırımı ülkeye turist olarak gelirken bile düşünmek zorunda kaldığı bir ülke görünümünden, bir an önce kurtulmamız gerekiyor.

Ülke otoriterleşme ile demokratikleşme kıskacındadır. Demokratik parlamenter, ileri demokrasinin egemen olduğu rejime dönüşmek, ya da ortaçağın kör karanlığına yuvarlanmak seçeneği ile karşı karşıyayız.

Bu dönemeci başarıyla sağlayan lider tarihe demokrasi kahramanı olarak geçecektir.