Asırlardır, Dünya’nın en güzel coğrafyalarının, en verimli topraklarının birinin üzerinde yaşıyoruz.

Sadece yaşıyoruz.

Sadece yararlanıyor, sadece sömürüyoruz.

Hiçbir katkımız yok bu topraklara.

Katkımız olmadığı gibi üstelik zararımız var bu topraklara.

Yeraltı ve yerüstü sularını kirletiyor, göllerini kurutuyor, ağaçlarını ormanlarını yakıyor, denizlerini kirletiyor; yaşadığımız bölgeleri sevimsiz hale getiriyor, bizden sonraki kuşaklara yaşayacakları ortamı dar ediyoruz Tepeden tırnağa cahil, bencil, asalak ve vurdumduymazız.

Ne yaşıyorsak, hepsinin temelini kendimiz hazırlıyor, kendi kuyumuzu kendimiz kazıyoruz…

Sağcımız, solcumuz, yolcumuz hepimiz aynıyız.

* * *

Bir uzayda koloniler kurma yarışı içinde olan ülkelere bakın, bir de bize ve bizim gibi olan toplumlara.

Örneğin Japonya’ya bakın…

Japonya’da da depremler oluyor, hem de o denli çok sık oluyor ki; orada olan depremler, Japon binalarına ve Japonlara en ufak bir zarar ver(e)mediği için, bu tür sarsıntılar, Japonya’da sıradan bir olay olarak kabul ediliyor.

Neden?

Çünkü Japonlar, kültürlü, eğitimli ve dürüst insanlar.

Çalmıyor, çaldırmıyorlar.

Dünyanın en yüksek yapıları Japonya’da.

187 metreden uzun 53 bina ve yapının Japonya’da oluğu; Tokyo Skytree'deki Kafes Kule’nin 634 metre yüksekliğinde; yine Tokyo’daki en yüksek ikinci binanın da 248 metre yüksekliğinde ve 54 KATLI olduğu söyleniyor.…

Dikkatinizi çekerim; 54 katlı ve 634 metre yüksekliğinde binalar.

Ve bu binaların olduğu yerde sık sık 7 şiddetinin üzerinde depremler oluyor ama bu binaların sıvası bile dökülmüyor.

Hiç düşünüyor musunuz; bizde 4 katlı binalar yerle bir olurken, Tokyo’daki 54 katlı binalara hiçbir şey olmuyor?

??!!...

Çünkü o binalara, bizdeki gibi “hırsız zihniyet” değil, “dürüst zihniyet” yapımına izin veriyor, temelinden bitimine dek denetliyor ve yapıyor.

Çünkü biz tepeden tırnağa özel çıkarlar peşinde olan zihniyetler tarafından yönetiliyor ve yönlendiriliyoruz.

Yani?

Yani seçenimizle, seçilenimizle dürüst değiliz.

Dahası basiretsiz ve zır cahiliz.

Düzelmemiz için ailelerimizden başlayarak okullarımızda, beyinlerimiz yıkanırcasına eğitim görmemiz gerekiyor.

… …

Tamam da böyle bir eğitim almamız, görmemiz mümkün mü?

Elbette mümkün.

Yeter ki, bu durumu kabullenip, buna inanalım.

* * *

Bitti mi?

Bitmedi.

Hırsızlarımızın da derecesi var.

Öyle gözleri dönmüş hırsızlarımız var ki; onların eline düşmeye gör.

Çoluğu çocuğu, insan bedenindeki organları kesip alan hırsız ötesi hırsızlarımız var.

Beterin beteri var yani.

Tanrı’m onların eline kimseyi düşürmesin.

Nokta.