“Dediler zamanla hep azalırmış sevgiler
Olsun bana seninle geçen yıllarım yeter
Nasıl olsa her şeyin zamanla sonu yok mu
Ömür dediğimiz şey küsecek kadar çok mu?” dizelerinin ozanı İlter Yeşilay; “çocuklarımızın evden ayrılma çağları gelince, ne olur’u” yazmış.
Aynı duyguları yaşayan bir baba olarak, bu güzel yazıyı (kendimden de bir şeyler katarak) sizlerle paylaşmak istedim.
Evet, işte o yazı…
* * *
“Gün olur; o gün gelir, çocuklar bir gün evden giderler…
Bir şekilde, bir nedenle, öyle olduğu için, koşullar onu gerektirdiği için giderler…
... …
Gözlerinde hayata karşı bir heves, omuzlarında ince bir ağırlık, ellerinde uçarı bir telaşla; kapıyı çekip giderler…
Çocuklar evden gidince, ev de sizden gider biraz,
Sabah kızaran ekmeğin kokusu, ütünün buharı, bir türlü şekle girmeyen saçlar, kapıdan çıkarken aceleyle öpülen yanaklar gider…
Antrede biriken ayakkabılar, teki kaybolan terlikler, yatağın üstündeki elbise yığınları gider.
Saatler durur sanki bir yerde.
Zaman yavaşlar, gün yavaşlar, haftalar, aylar, yıllar yavaşlar.
Hayatınız, özlemi kuşanmış mevsimsiz bir ülkeye benzer bir süre…
Çocuklar evden gidince; ansızın yapılan şakalar, vakitsiz istenen sandviçler, pencere önünde beklediğiniz geceler gider...
Artık kapının önündeki ayak seslerini duymaz, duyamazsınız…
Sokaktan geçen simitçiye seslenen sesler susar..
Arka odadan yükselen müzik sesi, banyodaki parfüm kokusu, ortasından sıkılmış diş macunları anılarınızda kalır.
Sizi çok sinirlendiren, ortasından sıkılmış o diş macunlarını aramaya başlarsınız.
Mutfak masası, çoktan unutmuştur o sıcacık ve neşeli sohbetleri.
Fırında patatesin tadı eskisi gibi değildir artık,
Kareli yatak örtüsünde izi kalmıştır aşk acısıyla dökülen genç gözyaşlarının…
Çocuklar evden gidince ; “Annem duymasın” lar, “Babamı idare et” ler, “Ben zaten biliyorum” lar, “Ben çocuk muyum?” lar, “Beni anlamıyorsunuz!” lar, “Amma meraklısınız” lar … El ele tutuşup hep birlikte giderler...
Onlar olmadığı zaman da; “ben ne giyeceğim” ler, “arkadaşımda kalacağım” lar, “arkadaşlarımla çıkıyorum” lar da peşi sıra ortalıktan kaybolurlar..
* * *
Çocuklar bir gün evden giderler;
Giderken yüreğinizin bir parçasını da yanlarında götürürler…
Onda kalan parçada, sizden o kadar çok şey vardır ki,
Onlar bunu iyi bilirler,
Aldıkları her kararda, yaşadıkları her yol ayrımında, tüm sevinçlerinde ve de tüm acılarında fark ederler bu eşsiz bilgiyi!…
Yeter ki onların yaşam pınarlarına hayat veren kaynağın suyu berrak, hikmeti bol olsun.
Yeter ki sizden doğup, hayatın içine akan bu pınar; ırmak olsun, nehir olsun ve en doğru yönü bulsun...
Evet çocuklar bir gün giderler,
Ama diledikleri zaman gelip gidecekleri yolu da asla unutmazlar.
Önce ikişer, sonra üçer, sonra dörder… olarak dönüp, otururlar sofranız…
Yaşam tekrar başlar…”