Nereden nerelere geldik, neydik, ne olduk?
Son 24 yılda öldürülen kadın sayısı 30.000’e yakın…
Evet, 30.000…
Oysa biz, kadını baş tacı eden Orta Asya Türklerinin; (Sakaların, İskitlerin, Hunların, Uygurların, Göktürklerin) torunlarıydık.
Orta Asya’yı terk etmeden önce biz Türkler için kadın; dik duruşu ile toplumun temel direği, olmazsa olmazıydı.
Kadın, baş tacımızdı.
Bundan 600 yıl önce; eşi Kadıncık Ana için, “Eşiniz mi?” diye soranlara; “Eşim değil, eşitim” diyen; “Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yoktur. / Noksanlık da, eksiklik de senin görüşlerinde…” şeklinde karşılık veren Hacı Bektaşi Veli’nin torunlarıyız.
Biz, “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” diye seslenen;
“Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir” diyen Ulu Önderimiz Atatürk’ün çocuklarıyız.
… …
Atalarımızın değer verdiği gibi biz de değer ver(ir)dik kadınlarımıza.
Biz de sev(er)dik kadınlarımızı!…
!!??...
Daha doğrusu öyle sandık, buna inandırdık kendimizi ama gerçekler böyle değildi işte…
Nitekim istatistikler de bunu doğruluyor, bunu söylüyor.
“Siz atalarınız gibi değilsiniz. Siz Ana Yurdunuz Orta Asya’yı terk ettikten sonra haşır neşir olduğunuz halkların etkisine girdiniz. Bozuldunuz, yozlaştınız.
Kandırmayın kendinizi.
Siz kadınlarınızı sevmiyor, korumuyor, kollamıyorsunuz…” diyor.
“Son 21 yılda öldürdüğünüz kadın sayısı, 17.600 oldu…” diyor, istatistikler…
Üç bin, beş bin değil; tam on yedi bin altı yüz… (Kaldı ki daha bu istatistiğe yansımayan kıyıda köşede kalmış cinayetler de var.)
İyi yolda değiliz, sözün özü…
* * *
“Nasıl geldik bu günlere?” diye, hiç düşünüyor muyuz?
Nerede, nasıl bir hata yaptık?
Niye yükseliyor bu grafik?
Neden çocuklarımızı eğitmeyi beceremiyoruz?
Oysa yarım asır öncesine kadar her şey ne kadar da yolunda gidiyor ya da gidiyor gibi görünüyordu.
Ne oldu ya da ne değişti?
Nasıl gafil avlandık, nasıl düştük bu tuzağa?
… …
Nereden çıktı; bu, “Çocuk, anasının diz kapağından bile tahrik olur…” ya da “Öz kızımı kucağıma aldığım zaman tahrik oluyorum…” diyen sapık din adamları?
Bu toplum, “6 yaşında bir kızla evlenilir” diyen, sözde din adamlarına, nasıl itibar edebilir hale geldi ya da getirildi?
Malum zihniyetli dinci çevreler, neden aklını kadınla kızla bozdu?
Nasıl bir sapma, nasıl bir saptırılma, nasıl bir yobazlık, nasıl bir geri gidiş bu böyle?
Hadi malum zihniyetteki erkeklerimiz neyse de ya kadınlarımız; kadınlarımıza ne demeli?
Kadın, kadının kurdu haline geldi.
Kadınlarımızın, kızlarımızın uğradığı tecavüzler karşısında, “Oh olsun! Öyle yaparsa, böyle olur… Şöyle giyinseler, böyle olmazdı…” diyebilecek kadar insanlığını yitirmiş kadın(!) türlerimiz, nerede, nasıl türedi?
Bir kadın, “Kadını iz bırakmadan dövmek caizdir…” diyen bir zihniyeti, nasıl olur da onaylar, alkışlar, böyle bir zihniyeti savunabilir?
Böyle bir şey olabilir mi?
* * *
İnsanlarımız, yakın zamanlara kadar sadece kendine anlatıldığı kadarıyla olaylara vakıftı.
Bugün yanlı yansız, maksatlı maksatsız tüm televizyonlar, olan biten her bir şeyi evlerimize, odalarımıza kadar taşıyor.
Olanı biteni kanlı canlı izliyoruz evlerimizde.
IŞİD militanları, elleri, kolları zincirli kadınları, köle pazarlarında pazarlıyor. Bu görüntüler televizyonlara yansıyor.
Muta nikâhlarıyla, kadınlar, kızlar el değiştirile değiştirile kullanılıyor, insanlık onuru yerlerde sürünüyor.
Türkiye dışındaki tüm İslam ülkelerinde kadınlar, insan yerine bile konmuyor. Mirastan eşit pay alamıyor, çocuk yaşta dedesi yaşında adamlarla evlendiriliyor.
Seçmiyor, seçilemiyor, oy kullanamıyor, araba kullanamıyor, tanıklığı kabul olunmuyor, yalnız başına sokağa çıkamıyor, lokantaya gidemiyor…
Bütün bunları gören, bilen ve izleyen bir Türk kadını; kendisini, bu yoz ve kokuşmuş düzenden koruyan “laik cumhuriyet sistemine” nasıl karşı olabiliyor?
Tüm insanca yaşama haklarını, Atatürk sayesinde kazanan, örneğin bir Özlem Albayrak ve onun gibi hatun kişiler, nasıl oluyor da, “Cumhuriyet, kadın kimliğini silmiştir…” diyebiliyor?
Bu sözler, bu toplumda nasıl ve neden itibar görüyor?
Ne oluyor bize?
* * *
Biz eskiden, ayak ayaküstüne atıp, babamızın karşısında oturamazdık.
Şimdi babalar oğullar, birlikte hırsızlık yapıyor. Aynı kadına kıza, birlikte tecavüz ediyor, birlikte öldürüyor, cesedi birlikte yakıyor, birlikte yok ediyor.
Nasıl geldik bu günlere?
Biz eskiden köylerimize, mahallerimize, yaşadığımız kentlere, ülkemize, ülkemiz insanına sahip çıkardık..
Kadınlarımızı, kızlarımızı, çocuklarımızı severdik.
Adam gibi adamlardık yani.
Nasıl geldik bu günlere?
Kim ya da kimler getirdi bizi bu hale?
… …
Hiç düşünüyor, kafa yoruyor muyuz bu konularda?
Düşünmüyoruz…
Düşünsek iyi olur.
İyiden iyiye Ortadoğu halklarına benzemeye başladık çünkü.