Emekli bir Türk ile evlenen 53 yaşındaki Rus Hanım Türklere ait gözlemlerini anlatmış …

Gözlemleri bana ilginç geldi; sizlerle de paylaşmak istedim.

*    *    *

Şöyle diyor Rus Hatun;

“Türkiye'ye geldim ve bir Türk’le evlendim.

Bu evliliğimle ilgili ilginç gözlemlerim oldu.

Mensupları olduğumuz ulusların bireyleri olarak farklıydık.

Hem de çok farklı.

Örneğin, yemek yeme anlayış ve alışkanlıklarımız… Çok farklı.

Elbet hepimiz için, elbet tüm insanoğlu için zorunlu bir gereksinim yemek yemek. Dolayısıyla bunun tartışılması da doğru değil.

Doğru değil, doğru olmasına da Türk erkek ve kadınlarının yemeye yaklaşımları gerçekten ilginç, ilginç olduğu kadar da şaşırtıcı …

Özellikle kadınlar.

Türk kadınları yemek yemeyi çok seviyor.

Hep çeşit istiyorlar.

Biraz oturuyor hemen yemek soruyor, yemek istiyorlar.

Hasta olduklarında yaşadıklarını anlatmayı çok seviyorlar.

Yakınmaları çok.

Türk kadınları (ne yazık ki)kendine zaman ayırmayı bilmiyor.

Doktordan “çok yorgunsunuz, dinlenin” tavsiyesini almak için hasta olmayı bekliyorlar. Günlerinin büyük bölümünü, hastalıklarını konuşarak geçiriyorlar…

Çocuklar hep televizyon başında.

… …

Eşimin oğlu evlendi, torun televizyon başında.

Geline dedim ki; “Çocuk seni az, televizyon görüntülerini daha çok görüyor.

Zihninde sen az televizyon görüntüleri çok. Reklamları ezbere biliyor.

Öyle alışmış ki televizyon izlemeye ya da elindeki laptopla arkadaşlarıyla görüşmeye; anne reddedince ağlıyor.

Anne karşı çıkıyor, çocuk ağlıyor, sonunda çocuğun dediği oluyor.

Şimdi saygı nasıl olsun.

Çocuğun zihninde anne az televizyondakiler çok.

Kapat onu çocuk seni seyretsin seni anlasın senin güzelliğin onun beyninde yer etsin “dedim.

Kimse anlamıyor, çocukların beyni gereksiz bilgilerle doluyor.

Sen doğurdun o çocuğu

Uyumadın, uyuttun, kundaklayıp büyüttün

Sen hatırlıyorsun, biliyorsun ama o bunları bilmiyor.

Karnını bile televizyon başında doyuruyorsun; o senin yüzüne bakmıyor, o çizgi filme bakıyor…”

… …

Sonra diyorlar ki günümüz çocukları hiperaktif, yüzümüze bakmıyor,

Hal böyle olunca televizyonlar, çocukların beynini sil baştan tasarlıyor...

Çocuklar vitrinlerde o çizgi kahramanlarının kostümünü görüyor, istiyor, alınmazsa ağlıyor çünkü çocuk aslında artık onlara ait oldu.

Kardeşi ile oynarken bile oradaki karakterler gibi davranıyor ve o karakterler gibi konuşuyor diyorum ki; “Bak çocuk babası gibi değil senin gibi de değil aynen televizyon karakterleri gibi konuşuyor…

*    *    *

Türk kadınlar çok konuşuyor hiç susmuyor.

Düşünmeden konuşmak Türkiye'ye mahsus bir gelenek olsa gerek.

“Hastalıklarınız çok konuşmaktan…” diyorum bana ters ters bakıyorlar.

Tiroid hasta diyor çok yiyorsun ve çok konuşuyorsun diyorum, bana kızıyorlar

Bana çok konuştukları zaman hemen elimle reddediyorum

Diyorum ki çok konuştun ben yoruldum.

Çünkü dinlerken beyin doluyor ve ısınıyor

Susuyorlar o zaman.

Çünkü kalp de yoruluyor.

Türk kadını güzel şeyler konuşmayı bilmiyor hep şikâyet ediyor

Kocasından şikâyet ediyor, ailesinden şikâyet ediyor, çocuğundan şikayet ediyor, kendinden şikayet ediyor.

1 saat çay içiyor; çay içerken gönül demlenir fakat öyle olmuyor herkesin sinirleri kabarıyor sonra herkes evine gidiyor bu sefer ne oluyor hastalık oluyor.