Ya da soruyu şöyle bireyselleştireyim: “Ben, tek başıma ne yapabilirim..?”
“Hiçbir şey” demeyelim lütfen. Çünkü eğer gerçekten istersek bir tek başımıza yapabileceğimiz o kadar çok şey var ki!
Örnek mi istiyorsunuz; işte en çarpıcı olanlardan biri:
Julia Butterfly Hill, babasının bir din adamı olması nedeniyle sürekli yer değiştiren bir ailenin kızıdır, bu nedenle de doğayla iç içe büyür. 20 yaşında geçirdiği bir araba kazası, onun yaşadığı hayatın dengesizliğini anlamasını ve doğanın değerini fark etmesini sağlar. Artık tek başına da olsa doğa adına bir farklılık yaratılmasının gerekliliğine inanmaktadır.
23 yaşındayken Pasifik Kereste Şirketi tarafından Kaliforniya'nın Humboldt County bölgesindeki sekoya ağaçlarının kesilmesini önlemek amacıyla protesto eylemi yapan bir grup ağaç bekçisi ile tanışır. Ve her şey işte orada o anda başlar. Hill, hiç tereddüt etmeden 1500 yaşındaki dev bir sekoya ağacı olan Luna’ya tırmanıp burada yaşamaya karar verir. Ağacın yerden 180 fit yani 60 metre yükseklikteki uygun bir yerinde dalları iplerle birbirine yaklaştırıp bağlayarak içinde yaşayabileceği kapalı bir yer yapar. Arkadaşlarının getirdiği naylon örtü ile de minik odasının tepesini ve çevresini kapalı hale getirir. Destekçileri ona yatak, soba, vb. gibi birkaç eşya daha getirerek sallandırdığı iple yukarı çekmesini sağlarlar. Ayrıca yiyecek ve su gibi ihtiyaçları da bu iplerle yukarı gönderilmektedir.
Olay tüm Amerika’da duyulur ve her dakika destekçileri artar. Ancak bu arada şirket de boş durmamaktadır. Önce onu ağaçtan indirebilmek için, helikopterler gönderip tepesinde dolandırarak hem korkutmaya hem de gece gündüz sürekli gürültü yaparak uyuyup dinlenmesini önleyip bitkin düşmesini ve ağaçtan inmek zorunda kalmasını sağlamaya çalışır. Sonra da yiyecek bağlanıp yukarı çekmek için sarkıttığı iplerini kesip yollarda engeller koyarak gelen destekçilerin ona ulaşıp yardım getirmesini engellemek ister. Ona destek için yapılan gösterilerin etkisini azaltmak amacıyla onun aleyhinde gösteri yapan gruplar ayarlayıp ağacın altında protestolar düzenleterek onu bu sivil itaatsizlik eyleminden vazgeçirmeye çalışır.
Tüm bunlara rağmen Hill direnmekte ve ağaçta yaşamını sürdürmektedir. Şirket bu kez de ona maddi destek sağlayan birkaç firmayı tehdit ederek yardımların kesilmesini sağlar. Hatta nefes almasını zorlaştırıp inmeye mecbur bırakmak için ağacın çevresinde lastikler yaktırır. Bu arada doğa da boş durmamakta; fırtına, yağmur ve soğuk gibi hava olaylarıyla sanki şirketin yanında yer alıp onun direncini kırmaya çalışmaktadır.
Ancak tüm bu engellemelere ve zorluklara rağmen arkadaşları ve çevre duyarlığı olan insanlar onu yalnız bırakmayıp yiyecek, giysi ve ağacın tepesine kurduğu sobasına yakıt temin ederek tüm bu zorluklara göğüs gerebilmesine yardımcı olurlar. Böylece de birkaç gün sürmesi planlanan bu sivil itaatsizlik eylemi uzar da uzar.
Ve sonuç: Yasal ya da yasa dışı her türlü çabaya rağmen Hill’in muhteşem direnişini kıramayacağını anlayan şirket bir açıklama yaparak, o çevredeki sekoya ağaçlarını kesmeyeceğini, hatta koruyacağını ilan eder. Sonuçta sabır ve azim galip gelmiş, zafere ulaşılmıştır. 10 Aralık 1997’de başlayan ve tam 738 gün süren bu direniş, 18 Aralık 1999 günü sona erer. Ağaçtan inen bitkin durumdaki Hill, iki yıldır ayak basmadığı toprağı öperek gözyaşları içinde direnişine son noktayı koyar. Zaten, birkaç yıl sonra da şirket iflas edip ağaç kesmeyi tamamen bırakır. Basın yayın organlarının yoğun ilgisiyle karşılaşan Hill’e sorulan en önemli soru; ağacın tepesinde bu kadar süre nasıl dayanabildiğidir. O da, sekoya ağacı Luna ile arasında derin bir bağ oluştuğunu ve ağacın bilgeliğinden güç aldığını söyler.
Burada kazandığı şöhreti yine çevre için kullanmayı sürdüren Hill, çevre hakları ve toplumsal adaleti savunan birçok projede yer alır. En çok satan "The Legacy of Luna" ve "One Makes the Difference" kitaplarının yazarı olarak tanınır. Ayrıca, çeşitli çevre örgütlerinin kurucu ortağı olarak ilham verici projelerle aktivizmini sürdürür. “What’s Your Tree?” adlı projesi, insanları tutkularını keşfetmeye teşvik ederek, toplumsal fayda yaratma konusunda ilham vermeyi amaçlıyor.
Bunu niçin anlattığımı sanırım anladınız. Yazının başlığındaki “BİR KİŞİ TEK BAŞINA NE YAPABİLİR?” sorusuna yanıt olsun istedim. Ayrıca da bizim taa Amerikalara gitmemize hiç mi hiç gerek yok. Kendimizde, içimizde, kalbimizde MUSTAFA KEMAL gibi öyle bir örnek var ki başkasını aramaya hiç mi hiç gerek yok. Çünkü o yalnızca Türk ulusuna değil, tüm dünyanın ezilen uluslarına tek başına örnek oldu.
Ah, bunu bir anlayabilsek..?
DÜŞÜNEN SÖZLER:
· Yiğitlik; en büyük korkunun ve en büyük ümidinin üstüne üstüne gitmektir. NİETZSCHE
· Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır. SEZAİ KARAKOÇ
· Her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde, sakın vazgeçme! Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir. MEVLANA
· Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir. LATİN SÖZÜ
· Toprak gibi olmalısın. Ezildikçe sertleşmelisin! Seni ezenler sana muhtaç kalmalı! Hayatı sende bulmalı. CAN YÜCEL